Araba sürmek kimisi için A noktasından B noktasına
gitmektir, benim için ise çok farklı bir şey. Araba sürmek benim yaşantımın bir
parçası adeta, arabaya bindiğim an onunla bütünleşiyorum, ona kulak veriyor
tepkilerini içimde hissediyorum sanki. O yüzdendir ki otomatik vites arabaları
sevemedim ben zaten... Ayrıca küçüklükten beri yollardayım, ve fark ettim ki
yolda olmak beni canlı tutuyor.
Alpleri arabayla geçme fikri ilk kez, on
sekizlerimdeyken, okuduğum gezi sayfalarından, izlediğim belgesellerden ve o
sıralarda okuduğum bir başka yazıdan harmanla ortaya çıktı. Bir grup gencin
yurt dışında araba kiralayıp yaptıkları geziyi anlatan bir yazıydı. İşte o
zaman dedim ki benim bir hayalim de budur. Er ya da geç, öyle veya böyle bir
gün bunu yapacağım!
Daha önce bir kaç girişimde bulunmuştum, fakat zaman ve
şartlar olgunlaşmadığı için yola çıkamamıştım. Ama artık kafamda genel anlamda
bir plan mevcuttu. Erasmus'a giderken bunun için çok daha yüksek bir şansım
olduğunu biliyordum. Planımı arkadaşlarıma anlattım herkes çok beğendi ama yine
cesaret edip gelen olmadı. Herkesin bir bahanesi veya gerekçesi vardı.
Bu arada Brüksel'de free walking tur sırasında Chris ve
Felipe ile tanışmıştım. O gün 3 yabancı baya takıldık eğlendik güldük sonra
herkes kendi yoluna devam etti, ama muhabbetimiz de devam ediyordu. Chris daha
sonraki gezisi sırasında rahatsızlanmış, Polonya'da hastalığına teşhis
konamamış ve 2 hafta hastanede kaldıktan sonra İngiltere'ye geri dönme kararı
almıştı. Geçmiş olsun falan muhabbeti geçerken, sen de güzel geziyorsun var mı
başka planın falan dedi bana. Ya dedim var aslında araba ile Alpleri geçeceğim
ama yanımda gelecek kimse yok. Sen ne düşünürsün?
O sıralarda herkes teklifimi geri çevirmişti, ben de bir
hayal kırıklığı içindeydim, hayalime bu kadar yaklaşmış iken şimdi buradan geri
mi dönecektim. Gözümü karartıp tek başıma çıkmayı bile düşündüm bir an. Fakat
mantıklı olmak gerek bazen de, tek başına bu kadar yol büyük riskler içerir.
Hele ki daha önce sınırda alıkonulmuş biriyseniz!
Enteresan bir şekilde Chris teklifimi kabul etti, bütçe ve
plan göndermemi rica etti. Eh bendeki plan yıllardı yapboz şeklinde kafamda
evrimleşiyordu zaten, bir çırpıda ne kadar yol alacağız masraflarımız ne kadar
tutacak, hepsi döküldü yazıya. Ona da mantıklı gelince plan, onayladık, geriye
tek bir şey kaldı arabayı kiralamak.
Ben de dönüş programımı bu geziye göre noktasına virgülüne
kadar ayarladım. Artık sadece Chris'in arabayı kiralamasını bekliyorum. Lakin
günler geçiyor adamdan tık laf yok, icraat yok. Artık son 1 haftadayız, ümidimi
yitirmek üzereydim, Chris mesaj attı, kiralayalım artık şu arabayı. E be adam
ben kaç zamandır diyorum sana? Kaç kere fiyat teklifleri bile attım! Şimdi de kiralık
araç fiyatları artmış, ama yola çıkacağız dönüş yok! Daha önce adıma aldığım
tekliflerden biri hâlâ geçerli gözüküyordu. Ondan yana şansımızı denedik ve
tadaaa! Ucuza arabayı kiraladık! Şans bizden yana!
İşte her şey böyle tesadüflerle başladı...
"Ve bir şey istediğin zaman, bütün evren arzunun
gerçekleşmesi için işbirliği yapar."