Sic parvis magna

18 Ocak 2017 Çarşamba

Avrupa Alpler Gezisi Günlükleri - 5. Gün

5. Gün


Sabah Chris direksiyona geçiyor, otoyolda gazlıyoruz. Yer yer 120km/s ile sağ şeritten gidiyoruz, otoyolun akan hızını siz tahmin edin. Mercedesler, BMWler, Audiler solu kapatmışlar, adamlar 1km öteden selektör yaparak geliyor. Kendime sözüm var bir dahakine sağlam bir araba ile 250km/s yapmazsam olmaz bu yolda!

Şimdi otoyoldan çıkıp, "Romantische Strasse" rotasına dönüyoruz, dönmesine de Chris’in aklı karışıyor kavşakta ve bir an ters şeride giriyor. Yaşadığım taşikardi unutulmaz! Neyse ki hemen toparladı da kurtardık paçayı. "Sorry mate!"

Az ilerde LIDL var. Bizim bagajdaki kumanya da tükendi artık onları bir tazeleyelim dedik. Bu marketi ben BİM’e benzetiyorum. Mantık ve düzen olarak aynı. Epey ucuza baya şey aldık. Sıkıştırılmış mısır patlağı ve krema çikolata ikilisi yolda çok kullanışlı arkadaşlar aklınızda olsun aç kalmazsınız :)

Peki nedir bu "Romantische Strasse" ?

Almanya’nın ortaçağdan kalma köy ve kasabalarından, kalelerden oluşan güzel bir rota. Bizim gibi yalnız değilseniz, sevgilinizle romantik olur işte. Asıl en güzel noktaları kuzeyde kaldı ama onu da başka zamana saklıyorum, bir kış vakti geleceğim oraya hem belki bu sefer yalnız gitmem, en azından umutluyum...


Yol boyu köyleri geçiyoruz hepsinde değişik kuleler kiliseler ve kraliyet armaları var. Yollar burada çok güzel tek şeritli, ormanların içinden geçiyor. Saatler ilerledikçe güney yönünde Avusturya’ya doğru yaklaşıyoruz, navigasyon kapalıydı, yoldaki levhaları takip ediyordum ki bir kere kuzey yönüne girmişim. Neyse çabuk uyandım olaya da hızlıca geri döndük. Ben artık yorulmuşum ve direksiyonu tamamen Chris’e bıraktım. Biraz sonra bir anlık sol tarafıma bakayım dedim, o da ne? 

Şu tepede beyaz bir şey var ve ben bu manzarayı bir yerden biliyorum! Az ilerde bir tabela “Schloss Neuschwanstein”
Şaka yapıyorsun canım? Cidden mi? Chris kaptır abi tabelaya vaktimiz var daha! Hemen ana yoldan sapıp kaleye o yolu takip ediyoruz. Vardığımız yer inanılmaz kalabalık. Her yer turist ve otobüs dolu. Hani istesen bu kadar olmaz! İşte tesadüf! Burası o hep görmek istediğim meşhur kaleymiş! 


O kadar kalabalık ki çevre, araba çekecek yer yok neredeyse. Otopark için ara sokağa çekelim diyoruz bir tane boş yer yok. En son bir amca ile teyze eve yeni geliyorlardı ve garajlarının önü boştu, rica ettik bir saat arabamız burada kalsa biz de gezsek olur mu diye. Amca  eh meh dedi, teyze kalsın evladım dedi. Hemen arabayı çekip koştur koştur kalenin oraya gittik.

Maalesef saat geç olduğu için kale ziyarete kapanmış. Yanına kadar çıkmak içinse çok yüksek bir tepe var. Biz de amcaya bir saat diye söz verdik. Hal böyle olunca sadece gölün etrafında kısa bir yürüyüş yapabildik. Burayı hafızama kazıdım. Bir kış vakti tekrar geleceğim, kar yağarken gölün etrafında yürüyeceğiz uzun uzun…


Şimdi buradan çıkmalıyız, karanlık çökmeden Avusturya’nın sarp Alplerini aşıp konaklayacak bir yer bulmak gerek. Chris direksiyonda, Avusturya’ya giriş yapıyoruz, Shell’den hemen bir haftalık €8 Vignette’mizi de aldık cama yapıştırdık. Burada otoyol için vignette gerekiyor. Ama dağları aşana kadar otoyol yok.


Az gittik uz gittik, sarp Avusturya Alplerinde tırların arasında dar geçitlerde dolandık. Çok uzun bir tünelle kocaman bir dağın altından geçtik, Fernpass’ın zor ama güzel manzaralı yolunu bitirdik ve gün batarken dağlardan aşağı indik. Planımızda olmayan Fernpass'dan tamamen tesadüfen geçtik ama kesinlikle buna değdi diyebilirim. Yine olsa yine geçerim...

Lermooser Tüneli - 3168metre

Biraz sonra da dinlenme tesisi olan bir Shell bulup motoru kapattık. Burayı gözüm tuttu, tesisler temiz olduğu için duş almaya karar verdim. Sınırsız süre ve sıcak su ile duş almak €3.  Arabaya döndüm bagajı açtım bavulu açacağım, açılmıyor. Şifreyi çeviriyorum yok, deniyorum deniyorum olmuyor. Dellendim, fıttırdım! Şu an sıcak bir duşa ihtiyacım var ve eşyalarıma ulaşamıyorum! TSA kilidi açmak özel anahtar olmadan imkansız. Yine de internetten çözüm bulmak için Shell’e geri gittim. Chris “I will give a try!” diye seslendi...

Biraz sonra çaresiz geri döndüm, maalesef mantıklı bir çözüm bulamamıştım. Bu sırada Chris oturmuş elmasını yiyordu, “Made it” dedi. “ Hadi be? Valla mı?”
Adam sırasıyla denemiş 200lerde bulmuş değişen şifreyi. Mekanizma bir basamak yukarı kaymış nasılsa, ondan açılmıyormuş. Helal olsun Chris!

Uf ne gündü ama?