Sic parvis magna

25 Aralık 2016 Pazar

Ekran karardı

Kafam dağılsın diye yazacağım bu akşam, belki biraz olsun dağılır diyeceğim ama yok sanmıyorum...


Ekran karardı...

Anıl ile yelken kulübünü kurma aşamasında olduğumuz günlerdeyiz. Daha küçüğüz heyecanlıyız falan işte... Ömer hoca dedi ki, Düzce Üniversitesi'nde Yelken Şenliği var gidin bir bakın, abilerinizden işi öğrenin. Şimdi size bilet almaya gidiyoruz arabaya binin dedi peki dedik atladık. Düzce Güven'in yazaneye gittik Kadıköy'den hocayla biletleri ayarladık, dönüş yolundayız. Bu arada söylemem gerek Ömer hoca yaman sürücüdür, ne zaman arabasına binsem taşikardiye giriyorum.
Kadıköy'e doğru hoca tabiri caizse yardırıyor. Hastaneye dönmesi gerek yapılacak işler, hastalar var. Anıl önde oturuyordu, ben de arkada oturuyordum. Sonra hoca "upsss şurası Kadıköy çıkışı değil mi ya?" diyerek direksiyonu çat diye bir kırdı, ben arkada en sağdan en sola yapıştım. Anıl önde nutku tutulmuş bir şekilde hocaya bakıyor.

Bu arada şenlik için Melen'de rafting de olacak dediler bize. Hava da epey soğuk, diyoruz nasıl olacak bu iş? Acaba gitmesek mi? Gitmezsek hiç olmaz, hocaya söz verdik biletler alındı bir kere... Neyse biz atladık otobüse gittik Düzce'ye. İşte rafting yerindeyiz falan hava buz hazırlıkları yaptık, hava soğuk olduğu için balık adam kıyafetleri falan verdiler bize ama elleri koruyan bir şey yok!

Kaskı taktık, kısa bir eğitim verildi, işte şunu dediğimde şöyle yapın falan. Sonra rafting eğitmeni dedi ki; "Olur da suya düşerseniz bir şey yapmayın, sırt üstü uzanın biz sizi çıkartırız. Yalnız su çok soğuk ona göre 0 derece falan"

Atladık bota gırgır şamata bir ekipteyiz, Anıl ile ben en arkadayız falan. Bu arada Melen çayı neredeyse taşacak, bir iki köprü geçiyoruz kafaları eğerek anca falan yani. Tam bir LOTR ortamı var zaten! Anıl o kadar kuvvetli kürek çekiyor ki hoca buna sen çekme evladım dedi, ahahahahah! Sonra Anıl'la yer değiştik benim tarafın desteğe ihtiyacı vardı biraz da o kürek çeksin değil mi yani :D

Biraz ötede 90 derecelik bir dönüş yapıyormuş nehir ve tam karşımızda da kayalık bir duvar var! Hoca terse kürek emri verene kadar abi biz yardır yardır kayaya girdik! O an ben havaya uçtum sonra benim ekran karardı. Gözümü açtığımda suyun içindeydim, sonra mı?

Bir cisim yaklaşıyor efendim! 
 Bot döndü bir de benim kafaya tam 12den çaktı mı! Bir de şimdi botun altında kaldım. Ne ara nefes aldım bilmiyorum. Biraz da öyle debelendikten sonra, beyin ilk şoku atlattı ve hocanın sözü aklıma geldi. Evreka. Koyverdim kendimi Melen çayına bıraktım, sırt üstü gökyüzüne bakarak son sürat sürükleniyorum...

Bu sırada Anıl'ın gözünden botun içindeki durum;

Bot kayalıklara çarptı, sonra biri Melen'e uçtu onu gördük. Biri hoca suya düştü dedi, herkes kürekleri bırakıp botun ortasında çömeldi. Ben de sana bakıyorum nerdesin diye, baktım hoca burda lan Tunahan suya düşmüş diye bağırdım. Biraz sonra da cansız sürüklenen bedenini gördüm suda, aklım çıktı diyor. Aklıma neler neler geldi neler? Ne diyeceğiz ailesine, ne diye buraya geldik... Sonra hoca sana seslendi sen de biraz sonra dönüp baktın ya derin bir oh çektim diyor.

Biraz sonra hocanın sesini duydum oğlum baksana tut şu sopayı çekcem seni bota diyor. O an bi daha kendime geldim. Sonra hoca beni bota çıkarıp attı. Ben karaya vurmuş balina gibiyim botun içinde ilk bi kaç saniye. Herkes bana bakıyor, biri bağırdı kafası patlamış kanıyor diye. Haydaaa! Bakıyorum kan man yok, aldım elime küreği kardeşlerim gün mücadele günüdür asılın küreklere diye bağırıyorum. Kafa gitmiş yine!

Neyse öyle böyle bir şekilde o parkuru bitirdik. Yalnız bitiş noktasında ellerimi ve ayaklarımı hissetmiyordum, hatta ayaklarım acıyordu artık. Hemen orda kıyafetleri değiştik bizi paketlediler attılar servise öyle ısındım falan da kurtuldum hipotermiden. Yoksa kesin gitmiştim...

Bu da böyle bir anımdır işte...