Sic parvis magna

23 Aralık 2016 Cuma

Bolu Dağı

Geçtiğimiz haftalarda ani bir kararla Abant'a gittim. Giderken de herkes gibi Bolu Tüneli'ni kullanmadım. Onun yerine Bolu Dağı'na çıktım. Belki de insanlar bana deli diyor ama var her şeyin bir sebebi.

Bolu Dağı yıllarca geçtim durdum... Daha ilk kez ufak bir çocukken gördüm onu. Kimisine göre eve giden yoldaki en büyük engeldi, kimisine göre en büyük tehlike!

Peki ya bana göre?

Bilmiyorum... İlk zamanlar çok bir şey anlamazdım sanırım, ama değişik bir ilgim vardı ona karşı. Bulutların üstüne çıkarırdı kimi zaman beni, kimi zaman kar sürprizi yapardı. Kar yağışını o kadar çok seviyorum ki, bu mutluluğu çoğu kez yaşatırdı bana. O zamanda kayan tırlar, yolda kalan arabalar çok olurdu bunlara canım sıkılmazdı ki hiç!

Bunca yıl geçti üstünden, tüneller yeni yollar açıldı her şey kolaylaştı. İnsanlar uzaklaştı birer birer, herkes kolay olanı seçiyor tabi artık bu devirde... O da işi biten herkes gibi terk edildi yalnızlığına.

Ama zor da olsa ömrün yettiğince ben hep burada olacağım, yazın aniden bastıran yağmurunu da, kışın geçit vermeyen yollarını da seviyorum. Sabah aniden çöken sisinden önümü göremesem de bir şekilde ilerlemeyi seviyorum. Seviyorum işte bir sebep mi gerek buna?

Her seferinde de otoyoldan çıkıp Bolu Dağı'nı göreceğim. Geçerken 5 dakika bile olsa.

ve zor olan güzeldir... emek harcanan şey güzeldir...