8. Gün
Buongiorno Italia!
Artık yeniden İtalya sınırlarındayız! Simkartımı takıyorum
yeniden online olduk ve işler artık daha kolay!
Günün hedefi, Moena! İtalya’daki Türk köyü! Evet, evet, Türk köyü, yanlış okumadınız. Osmanlı zamanında bir asker savaşta yaralanınca buraya sığınmış, köylüler de ona sahip çıkmış. Daha sonra bölgedeki derebeyin zulmünden insanları koruyunca buranın sayılıp sevilen önde gelen insanı olmuş. Buradaki insanlar da kendileri Türk olarak görüyorlarmış!
Günün hedefi, Moena! İtalya’daki Türk köyü! Evet, evet, Türk köyü, yanlış okumadınız. Osmanlı zamanında bir asker savaşta yaralanınca buraya sığınmış, köylüler de ona sahip çıkmış. Daha sonra bölgedeki derebeyin zulmünden insanları koruyunca buranın sayılıp sevilen önde gelen insanı olmuş. Buradaki insanlar da kendileri Türk olarak görüyorlarmış!
Günün diğer yarısında ise Stelvio Geçidini aşacağız gibi gözüküyor. Yalnız İtalya’nın
bu bölgesi çok dağlık, bir sürü dağ geçitleri, dar yollar ve tüneller ve
dönemeçlerden geçe geçe yol alıyoruz. Çoğu yerde teleferik istasyonu görmek
mümkün, kayak tesisleri ve kış sporları ile meşhur bir bölgedeyiz anlaşılan. (Eve geldikten sonra aslında geçtiğimiz bölgenin meşhur Güney Tirol bölgesi olduğunu instagramdaki bir fotoğrafa bakarken manzaranın tanıdık gelmesi sonucu anlayacaktım. Ahahaha gerçekten hoş bir andı.)
Dağlar, ormanlar derken bir ara yolun sol tarafında ormanın içinde güneşten parlayan
garip bir mavilik gördük. Az ileride de bir tabela! Hemen o patikaya daldık.
Arabayı olabilecek en müsait şekilde toprak yolun kenarına bıraktık.
Gördüğümüz şey çölde bir serap gibiydi! İnsanlar burayı bilerek gelmişlerdi biz ise yine tesadüfen böylesi bir güzelliğe tanıklık ediyorduk! Fotoğraflar bu görüntüyü yeteri kadar anlatamayacak ama...
Hayat güzel tesadüflerle dolu... :)
Gördüğümüz şey çölde bir serap gibiydi! İnsanlar burayı bilerek gelmişlerdi biz ise yine tesadüfen böylesi bir güzelliğe tanıklık ediyorduk! Fotoğraflar bu görüntüyü yeteri kadar anlatamayacak ama...
Hayat güzel tesadüflerle dolu... :)
Bir sürü dağ geçidini uçurumları aşıp Türk köyü Moena’ya
vardık. Buranın merkezine araçla girmek yasak. İtalya’da eğer o bölgede
oturmuyorsanız, bu tür tarihi merkezlere araçla girişiniz yasak. Kameralar ile
kontrol yapılıyor ve otomatik ceza kesiliyor. Vay ben bilmiyordum, yanlış
girmişim diyemezsiniz maalesef. Biz de uyarıyı görür görmez aracı şehir
dışındaki bir otelin otoparkına rica ile park ettik.
Kısa bir mesafe yürüdükten
sonra köye vardık. Köy artık kasaba olmuş diyelim. Epeyce büyük, ama ben
etrafta ne bir Türk bayrağı görüyorum ne de kırmızı beyaz evler. Oysa okuduğum
yazılarda böyle değildi :( Chris bile bana inanmadı emin misin falan demeye
başladı!
Bir süre dolandıktan sonra amcalara primitif İtalyancam ile Türk askerini sordum, onlar da
arka sokakta çeşme olduğunu söylediler. Eh gittik baktık, bir çeşme var tipik bir
Türk askeri büstü altında ay yıldız. Ama şimdi festival zamanı olmadığı için
ortada bir tane bile Türk bayrağı yok. Ben de kendi bayrağımı koyup fotoğraf
çekiyorum. Üzüldüm açıkçası, anlaşılan buraya 19-21 Ağustos’taki Türk festivali
zamanında gelmek gerekiyor, onun dışında Türklükle alakası yok. Ama Chris hikayeye şaşırdı! Gezi boyunca da Türkleri bulduğum için artık Türkler'in her yerden çıkabileceğine inanıyor.
Buradan çıkıp Stelvio Geçidi’ne doğru yol alıyoruz. Stelvio
geçidi nam salmış bir yol, Dünya’nın en zor yolları arasında ilk 10'da yer alıyor. Bir çok spor
araç sahibi de buranın tadını çıkartmak için uzaklardan geliyor. Yol boyu
gördüğümüz Porsche, Lamborghini, Ferrari, Pagani, Maserati gibi süper spor
araçları sayamadık…
Stelvio geçidi oldukça kalabalık, yer yer sollama yapmak oldukça sıkınıtılı. Hatta kimi zaman karşıdan gelen araçlara yol vermek için bir tekeriniz boşa çıkacak kadar uçuruma yaklaşıyorsunuz. Tüm bunların yanında bir çok bisikletçi de burayı çıkmaya çalışıyor, onlara da azami saygıyı göstermelisiniz. Ama hepsi verdiğiniz emeğe değecektir!
Azmettik ve zirveyi gördük sonunda! 2756metre! Doğu Alplerin en yüksek karayolu! Dünyanın en tehlikeli 10 yolundan biri!
Ama ne manzara, cidden biz bu yolu mu geldik şimdi? Yıllardır hayalini kurduğum geçitte miyim şu an?
Kafamın üstünde bir şahin çığlığı... Hemen yanımdan süzülerek dağlara doğru gitti… Gözlerim doldu , mutluluktan ağlamak üzereyim...
Tüm bu gezinin kaynağı belki de Stelvio Geçidi’ydi…
Hayaller, emekler, çabalar! İşte şimdi hepsi şu an burada! Oldu be işte sonunda!
Her zaman yanımda olup beni destekleyen aileme ve arkadaşlarıma minnettarım. Bana güvenip bu maceraya katılan Chris sana da helal olsun!
Yorgun ama tatmin olmuş bir şekilde dönüş yolunu tuttuk. İtalya’da
otoyollar inanılmaz pahalı ve radarlar da cabası. Bu sebeple, genelde daha arka
yollardan gitmeyi tercih ediyoruz. Bu akşam hava kararmadan bir süre daha
gideceğiz, klimadan faydalanmak istiyoruz. Şimdi Trento bölgesinden geçiyoruz,
her yer üzüm bağı, şarap fabrikası… Bahçeler bağlar arasından yol alıyoruz gün
batımında güzel bir manzara…
Yol boyu kule tipi radarlardan gördük, hız
sınırına hep özen gösterdik, lakin bazı noktalarda da İtalyanlar’a uyduk, onlar
nasılsa biliyordur diye. Artık epey yorulmuşken, bir virajı döndüm kasaba
girişi 50km/s tabelası çıktı ben de 70km/s’ye yakın gidiyordum, virajı dönüp
fren yapana kadar karşıma kule radar çıktı! Fren de yaptım ama eyvahlar olsun!
Bir anlık dalgınlık nasıl sonuçlandı! Ben ki kurallara çok dikkat eden biriyim, daha önce hiç trafik cezam yok! Şimdi burada radara girdim! Olanlar oldu bir kere!
Moraller yerde, ilk benzinliğe aracı çekip konaklama kararı aldık. Devam etmek daha fazla hataya yol açabilir!
Şimdi bu radar cezası nasıl gelecek nasıl işleyecek içim
içimi yiyiyor, araç bana zimmetli olduğu için ceza benim kartıma kesilecek. Ama
İtalya bu konuda kötü bir üne sahip! Kim bilir nasıl bir ceza gelecek? İnternetten kısa bir araştırma yapıyorum. Durum karışık ve kötü! Bir an
önce uyumak istiyorum, yarın olsun belki biraz daha iyi hissederim. :(
Merak ediyorum da, ne zaman çok mutlu olsam, ne zaman güzel bir şey olsa
sonrasında hep böyle kötü bir şey mi gelecek başıma?
Nazar var nazar, kurşun döktürmek gerek!
Nazar var nazar, kurşun döktürmek gerek!