Son ki üç dört...
Güneş battıktan bir süre sonra bir Autorgrill tesisi görür
görmez hemen durduk. Aracı park ettik, tesisle ilgili gerekli incelemeyi yapmak
üzere Chris gitti. Döndüğünde elinde bir paket dolusu bira vardı! Bu sıcak
günde soğuk bir bira içmek istemişti ama markette aradığını bulamayınca, 6lı
paket bira indirimde diye onları almış gelmiş. Onlar da sıcak...
Gece o kadar sıcak ve bunaltıcı geçti ki, ben bile defalarca
uyandım. Bir keresinde yine hafif uyanmışken, bir fan sesi ve aracın yanan
göstergelerini gördüm. El yordamıyla telefonumu buldum ve saate baktım.
"Daha saat 4! Hof, sabaha çok var..." O anda gözüm bir an
çakmaklıktaki göstergeye gitti, telefonum şarja takılıydı ve voltmetre-Çin'den
getirttiğim muhteşem alet, hem aküyü ölçüyor hem telefon şarj ediyor- 11Volt gösteriyordu.
Bir an aklıma akü geldi ama o an içim geçmiş tekrar uyuya kalmışım.
Sabah saat 7 civarıydı sanırım bir ara yine uyanmışım.
Chris'e baktım nerede diye, kapısını açmış kenarda bir kaç bir şey
atıştırıyordu her zamanki gibi. İngilitere'nin soğuna alışmış tabi İtalya'nın
sıcağı dar geliyor ona. Gece pek uyuyamamış.
Bir süre sonra ben de kalktım, eşyalarımı alıp duşlara
gittim. Bu arada duş €3 ve sınırsız süre kullanabiliyorsunuz. Tuvaleti içinde
ve sıcak suyu da var. Temizlik ise eh işte denecek kadar. Genel olarak azami
şartları sağlıyor. ( İsviçre, Almanya ve Avusturya'dan sonra İtalya'nın yol
kenarı tesislerini hiç sevemedim. Oradakiler epeyce geniş alana yayılmış bol
yeşillikli yerlerdi. Tuvalet ve duş imkanları ise oldukça temiz ve başarılıydı.
İtalya'dakiler genelde bizim yol kenarı tesislerimize benziyordu. Otopark kısmı
ise oldukça kalabalık ve iç içeydi. Yani aslında geceyi araç içinde geçirmek
için çok da uygun yerler değiller. Zaten o gece de gelen giden arabanın hesabı
yoktu, pek de rahat edemedik. )
Tesisten bir görünüm |
+ Hey mate, we are out of battery! Look, it doesn't ignite!
- Hadi ordan Chris şaka yapıyorsun! Dur bi de ben basayım
marşa!
Arabadan bir cırlama
sesi gelir, ve son gösterge ışığı da söner... Buyurun cenaze namazına
Aha valla akü bitmiş!
Bellissimo! Chris, did you forget the lights on last night?
+ I think so... It's my mistake. We have to bump the car or
charge it.
- What? Olum vurdurmak lazım şimdi bunu ya kabloyu nerden
bulcan! Aferin!
+ Let's give a try, I will push the car then you will try
the ignition!
- I haven't done it before, sit, I push!
Sen o kadar yoldan gel, dağları tepeleri aş şurada giderayak akün
bitsin iyi mi!
Şimdi aracı vurdurmak gerek veya şarj etmek. Kablomuz
olmadığına göre ilk seçeneğimiz vurdurmak olacak. Fakat eğim ters yöne, yani
otoyoldan tesise giriş yönüne doğru. Araç Ford Fiesta ve 1300kg civarı
maksimum, eh hiç yoktan iyidir!
Biraz mücadelenin ardından, oradaki bir Alman'ın da
yardımıyla aracı vurdurmak için ters yöne çevirdik. Alman'ın yardım için
yanımıza gelmesi şaşırtıcı!
1. deneme
El freni indi, vites boşta ben arkadan aracı iteliyorum.
Araç hareket etti, hızını aldı, biraz gitti fakat ilk deneme başarılı olmadı!
Haydi aracı başlangıç noktasına tekrar geri ittik. 2. deneme için hazırız! Bir
taraftan da tesise araç girişi devam ediyor. Bu sebeple uygun aralığı
bekliyoruz. Moral bozmuyoruz olabilir böyle şeyler. Beni tanıyanlar o an çıldırmış olduğumu falan düşüneceklerdir. Ama hayır hayatımda hiç olmadığı kadar sakin ele alıyorum konuyu. Ben de şaşırdım. Ama İrem'le Cansu demişti bana, "Sen Fas'tan dönünce iyice pamuk gibi oldun." Şimdi hatırladım bak.
2. deneme
Aracı yine itinayla ittim! ( Merhaba L5-S1 ve spondylosis) Chris hızını
aldı, denemeye başladı. Karavana, karavana ve bum! Aracı çalıştırmayı başardı!
Aracı uygun bir köşeye sürüp park etti. Koşarak yanına gittim, motor tekleyerek
de olsa çalışıyordu. Veee piston aşağı! Nasıl yani? Chris aracı viteste
unutmuşsun! Perfecto!!! Şimdi araba olduğu noktadan daha ters bir noktada
kaldı! Biraz mola, ben çok terledim!
3. deneme "Ragazzi! Attenzione!"
Bir miktar debelenmenin ardından yine başlangıç noktasına
ittik aracı! Tam vurduracağız, hop bir polis arabası durdu yanımızda. "Ragazzi!
Che cosa state facendo!"
( Olimpiyatlara hazırlanıyoruz memur bey, yol kenarında ne
yapabiliriz ki başka? )
Primitif İtalyancam ile durumu anlattım.
+Prima sera, dimenticato lucce della auto aperta, non che
batteria!
- Purtroppo! Chiama assistenza!
Sanki onu biz bilmiyoruz?
+Ma, assistenza e piu costoso. Sono solo studente. Posso
provare per ultima tempo?
- Non possible. Parcheggia la Auto!
Mecbur aracı bırakıyoruz. Chris'e durumu anlatıyorum. Nasıl
olur diyor! İngiltere'de olsa polis yolu 2 dakika tutar seninle aracı iter
yardımcı olur diyor. Eh burası İtalya! Pek de yardımcı değiller!
Bu arada polisler bize inanmamış olacaklar ki bir süre daha
bekleyip bizi gözlediler, bir daha deneyecek miyiz diye. Aslında ben bir kez
daha denemek isterdim fakat ceza yememek için risk almak istemedik.
Şimdi bize kaldı 2. seçenek, şarjlama! Jumper denilen bir
çift kabloya ihtiyacımız var. Chris benzinliğe sordu ve kablonun €40 olduğunu
öğrendik. Dur dedim insanlara sorayım bir. Az buçuk İtalyancam ile insanlara
durumu anlatıyor ve kabloyu soruyorum. Hepsi yok diyor, bilmiyorum diyor.
Karavanlara soruyorum. Onlarda da yokmuş.
Bırakın canım bu lafları bu kadar kişiden birinde bile mi olmaz kablo!
Kablo olsa, daha şarjlama var! Onun için arabayı nereden bulacağız, kablosunu
vermeyen adam arabasını hiç vermez. Türkiye'de olsak, 10 dakika geçmezdi biri
gelir bizim için arabamızı şarjlar ve gönderirdi eminim.
Bir tane tıra gittim. Bulgarmış, biraz konuştuk. Türkçe
günaydın dedi sonra bir anda bağırarak beni kovaladı. Varya bunu unutursam iki
olsun, bugünden tezi yok Bulgara benden su yok su! Bu sefer arkadaki Tır
parkına gittim, biraz uğraşı sonucu bir Polonyalı buldum. Az buçuk Almancam ile
yardım istedim. Adam hemen dedi ki: "Gel vereyim kabloyu." Tırın bir
yanından kabloları çıkardı, eldiven de lazım olur, bunları da al. Ben
kahvaltımı yapacağım işin bitince getir, dedi. Şaka yapıyor falan dersin ama
yok! Polonyalı has adam çıktı.
Kablolar geldi, orada meyve satan bir İtalyan'dan da rica
ettik, arabaları bağladık şarjladık. Biraz sohbet falan derken arabalar
hazırlandı. Gücü arabaya verdik, artık çalışıyordu. İşlem bitince Polonyalı'ya
kablosunu geri getirdim, teşekkür olarak da Chris'in biralarından verdik. O da
mutlu oldu!
Neyse sonuç olarak biraz uğraşılı da olsa yola tekrar
koyulduk. Gezinin sonuna doğru yaşadığımız ufak çaplı bu kriz önce canımızı
sıksa da sonradan çok eğlendik! Müthiş bir tecrübe oldu!
Yalnız nazarı görüyorsunuz değil mi?
Yalnız nazarı görüyorsunuz değil mi?
Şimdi Bergamo'ya doğru gidiyoruz, başladığımız yere!