Sic parvis magna

20 Ekim 2016 Perşembe

Erasmus belgeleri II- Benvenuti a Napoli!



Bir önceki yazımda, genel Erasmus işlemleri ve belgelerinden basetmiştim. Bu yazımda bahsedeceklerim ise işin İtalya ayağı, daha çok işleyiş ve arka plan ile ilgili olacak.

Uluslararası Ofis


Napoli'ye vardınız, uçaktan iner inmez ilk işiniz okulun uluslararası ofisine gitmek olsun. Neden mi? Varış belgesi alıp resmen Erasmus programına başladığınızı belgelemeniz gerek. Daha önce belirtmiştim, varış ve ayrılış formlarının arasındaki süreye göre hibe hesabınız yapılacak. Yani gezecekeseniz de bu belgelerin süreleri arasında gezin ki hibeden de yararlanmış olun. Giriş tarihinden önce, çıkış tarihinden sonra kaldığınız süreler resmi olarak programınıza işlenmiyor.

Federico II'nun uluslararası ofisi Corso Umberto I caddesinde. Ana kapıdan girince, arka avluda, güvenliğe sorarak ofisi bulabilirsiniz. Buradaki görevli sıranız gelince sizi çağıracak. Kendinizi tanıtıp, belgelerinizi gösterin. Varış belgenizi hazırlayacak, burada Marmara'nın kendi formunu da imzalatmak faydalı olur. O belge yanınızda yoksa, çıktı almak için sizi avluda başka bir yere yönlendirecek. Burayı unutmayın! Zaman zaman çok işinize yarayacak. Ana kapıdan avluya çıkınca, yukarı çıkan merdivenlerin altında, internet ofisi gibi bir yer var. Uluslararası öğrenciler buradaki bilgisayarları kullanabiliyor. Ayrıca abartmadan çıktı da alabilirsiniz. Herhangi bir kullanım ücreti yok, sadece adınızı yazıp, kullandığınız süreyi belirtiyorsunuz. Yalnız burası öğle arasında kapalı oluyor ona göre planlamanızı yapın.

Corso Umberto I caddesi / Federico II Kampüsü

Belgelerimizi aldıktan sonra okul ve Napoli ile ilgili genel bilgi veriliyor. Sınav zamanları, tıp fakültesinin yeri ulaşım gibi burada okulla aklınıza takılan bir nokta varsa sorun, diğer sorulara cvap veremiyorlar genelde. Onun için sizi "Erasmus Point" adlı ofise yönlendirecekler. Burası ev tutma konusunda bahsettiğim, özel ofis.

Şimdi bu belge işlerinin ilk aşaması bittiğine göre, ev tutmaktan daha önemli bir kaç nokta var, önce onları halledelim.

Codice Fiscale 


Yani İtalyanların kimlik numarası gibi bir şey, ama oturduğunuz yer değişince bu da değişebiliyor. İsim soy isim, ve oturduğunuz noktaya göre değişik bir algoritma ile belirlenen harf ve rakamlardan oluşan bir kod. İtalya'da resmi işleriniz için "Codice Fiscale" hep gerekli olacak. O yüzden ilk bu kodu çıkartmak akıllıca olacaktır.


Peki nerede çıkartıyoruz? Gelir idaresinden alınacak bu kod, o da çok kolay bir noktada. Belediye posta ofisi ve gelir idaresi aynı meydanda bulunuyor, faşist dönemden kalma binaları kolayca ayırt edilebiliyor. Bu arada tüm İtalya'da faşist dönemden kalma bir çok bina göreceksiniz. Bu devasa binalar genelde devlet ofisi olarak iş görüyor.

Corso Umberto I caddesine çıktınız, Piazza Borsa yönüne doğru ilerleyin. Bu meydanda bir yolun yokuş yukarı çıktığını göreceksiniz. O yolu yukarı kadar takip edin, kavşağı geçtikten sonra meydanımsı bir yere geleceksiniz. Faşist binalar zaten gözünüze çarpacaktır. Agenzia Entrata dediğiniz zaman size hemen gösterirler. İçeri girince de "Codice Fiscale" diyin, onlar sizi belli bir yere yönlendirecek. Oradan sıra için fiş alacaksınız. Bir takım belgeler doldurmanız istenecek. Numaranız gelince de işleminizi yapmak üzere bankoya gideceksiniz. Bazıları başka noktada olabiliyor. O yüzden numaranızı ve yön okunu ekrandan iyi takip edin. Memur bilgisayardan bilgilerinizi girdikten sonra size Codice Fiscale'nizi verecek.


Dikkat edilecek noktalar:

  • Verdiğiniz adrese göre numara çıkacağı için gerçek bir adres vermelisiniz. Ben kaldığım hostelde tanıdık olduğu için oranın adresini vermiştim. Eğer tutacağınız evin adresini vermek istiyorsanız Codice Fiscale'yi daha sonra temin edin.
  • Bu işlemler için pasaportunuz ve fotokopisi gerekli. (Vize ve kimlik sayfaları) Ayrıca okuldan aldığınız kabul mektubunu da götürün. Orada bir daha fotokopi ile uğraşmayın.
  • İşlemi buradaki konsolosluktan da halledebilirmişiz. Fakat bunların işi belli olmaz, soru falan sorarlar hariçten iş çıkartırlar, o yüzden İtalya'dayken temin etmek daha iyi olur.

Oturma izni almak


Bir diğer önemli başlık ise, oturma izni alma konusu. Normal şartlarda bir ülkede belli bir sürenin (12 ay) üstünde kalınacağı zaman alınması gereken oturma izni, İtalya'da Erasmus yapan tüm öğrencilerden isteniyor. Tartışmalı bir konu, AB'nin almış aldığı karar doğrultusunda sahip olduğunuz öğrenci vizesi ile AB içinde sınırsız dolaşım hakkınız var. Sadece ziyaret amaçlı gittiğiniz yerde 3 aydan fazla kalmanız yasak. Normal şartlarda da 12 aydan uzun süre kalacağınızda oturma iznine başvurmanız gerektiği belirtilmiş. Yani ortada bir karmaşa mevcut. Bu konuyu daha sonra detaylı olarak yazacağım. Biz risk alıp oturma izni çıkartmadık, ama siz bunu çıkartmayı düşünüyorsanız bir an önce başvurmalısınız, zira evrak işi koşturması çok olan bir işlem ve İtalya'nın bürokratik işlemleri yüzünden epey de geç elinize geçen bir belge olduğu belirtiliyor.


Mobil hat çıkartmak


İletişim her şeydir. İlk günlerde arkadaşlarınızla bol bol iletişim kurmanız gerekecek. Yabancısı olduğunuz bir ortamda, iletişim problemi yaşamak isteyeceğiniz en son şeydir.
O yüzden şimdi biraz paraya kıyıp bir mobil hat edinmek hayatınızı kolaylaştırırken işlemlerinizi de hızlandıracak. Ayrıca İtalya içinde gezerken de mobil datanız keyfini süreceksiniz.
İtalya'da bir çok mobil hat markası mevcut. Vodafone, TIM, Wind önde gelenlerden. Fiyat/performans olarak  TIM'i Turkcell, Wind'i ise Avea gibi düşünebilirsiniz. Benim tercihim o zamanki paket teklifi ve kalitesinden ötürü TIM olmuştu. Aynen Türkiye'deki gibi paket tarifeleri var, ilk kez kart çıkartırken de çok uygun tarife teklifleri oluyor. Tüm firmaları inceleyip size uygun olanı seçin. İngilizce bilmedikleri için bir kağıda yazıp çizerek derdinizi anlatabilirsiniz. Ben böyle bir çok işimi halletmiştim ilk haftalarda.

Önemli olan nokta mobil data miktarınız. "Bazı firmaların uluslararası araması varmış dakikası da şu kadarmış falan ben Türkiye'yi de ararım." Bunlar hikaye arkadaşlar! Kafayı çalıştırın bu devirde direkt telefon aramasını ne kadar kullanıyorsunuz? Whatsapp veya Skype ile Türkiye'yi rahatça arayıp konuşabilirsiniz. O yüzden uluslararası arama konusunu kafanızdan silin atın! Kesinlikle gereksiz.
İtalya içi arama yapmak için dakikanız olması ise faydalı olur, zira her yerde internet hızı yeterli olmayacağı için hâlâ telefon görüşmesi bir adım önde olacak.  

Karar verdikten sonra, pasaportunuz ile mobil hattınızı 10 dakikada çıkartabilirsiniz. Ayrıca bir defaya mahsus sim kart parası da ödeyeceksiniz, €15 kadar olabiliyor bu miktar. Kısa bir süre içinde aktivasyon tamamlanacak! Ayrıca artık ev bakarken telefonun çekip çekmediğini de deneyerek öğrenebilirsiniz.

Sim kart Adaptörü

Türk sim kartınızı ise yanınızda getireceğiniz eski bir telefona takmak işlerinizi yine çok kolaylaştıracak. Bankacılık işlemlerinizi yaparken sürekli sim kartı tak çıkar yapmanız gerekmeyecek. Firmaların promosyon mesajlarını almaya da devam edebileceksiniz.
Merak etmeyin yurt dışındayken aldığınız SMSler için ücret kesilmiyor. Gönderimlerde ücret alınıyor. Fakat gelen aramalar için her iki taraftan da ücret kesildiğini unutmayın.
Eski telefonunuz için farklı boyutta bir sim kart gerekliyse, sim kart adaptörü temin etmeniz gerekir. Küçük sim kartları adaptör ile eski boyutuna çevirebilirsiniz. Vaktiniz varsa Aliexpress'ten yalnızca 50 cent'e temin edebilirsiniz.


Smart Card 


Federico II'nun öğrencilerine sunduğu müthiş bir hizmet! Bizim Marmara'nın ön ödemeli yemek kartının bir değişik versiyonu diyebiliriz. Kimlik özelliği olmayan bu kart ile kampüs içindeki yemekhanelerden yemek yiyebilirsiniz. Kartı kullanmak için ön ödeme yapmanıza gerek yok, yemekhane içinde kasadayken kartınızı işletip parayı nakit olarak verebiliyorsunuz.

Federico II içindeki yemekhane, Mensa'nın(Kantin) içinde. Yemek kalitesi kabul edilebilir düzeyde. Her gün dana, tavuk, balık ve domuz eti ürünleri çıkıyor, fakat vejeteryan seçeneği de mevcut. Makinelerden sınırsız soda ve su temin edebilirsiniz. Ana yemek, ikinci yemek, meyve ekmek ve şişe su içeren menü €3, su dışındaki her türlü içecek ücretli.

Fakat daha güzel bir yemekhane mevcut. Federico II kampüsünün girişindeki metro durağından karşıya geçip Ospedale Antonio Cardarelli'ye giriş yapıyorsunuz. Sol taraftan bir müddet devam edip sağa dönünce tek katlı yemekhane binasını göreceksiniz. Kartımız burada da geçiyor, yine €3 ödeyerek, ana yemek, ikinci yemek, meyve, ekmek ve içecek alabiliyoruz. Burada çıkan yemekleri daha çok beğendik. İlk başlarda porsiyon biraz fazla gelebilir, iki kişi bir yemeği paylaşabilirsiniz, veya yemekhaneden ücretsiz edineceğiniz plastik kaba artan yemeğinizi koyup daha sonra yiyebilirsiniz. Dikkat sulu ve yağlı yiyecekler çantada büyük risk taşıyor!
Bir süre sonra o porsiyonlara o kadar alışacaksınız ki dönünce hastanede bize verilen yemek dişinizin kovuğunu doldurmayacak! Kalitesinden hiç bahsetmiyorum!


Gesu Nuovo / 'O Munaciello

Şimdi nerede müthiş hizmet diyorsunuz değil mi bu kart için? Bu kart sadece kampüs içindeki yemekhane içinde geçerli değil. Okulun dışarıda anlaşmalı olduğu bir kaç restoranda da bu kart ile aynı fiyata yemek yiyebiliyorsunuz. Porsiyon biraz küçülse de yemeğin kalitesi kesinlikle artıyor.
Bizim en çok sevdiğimiz yer, Piazza del Gesu Nuovo'daki 'O Munaciello! Burası hem Trattoria hem pizzeria, yani hem pizza hem İtalyan yemekleri yapılıyor, hem de çok güzel yapılıyor. Turistlerin de uğrak noktası olan bu mekan, sanırım nisandan sonra öğrencilere hizmet sunmuyor. Eh turistlere yer kalmıyor öğrenciden o zaman! Ama kış aylarında kesinlikle gidilmesi gereken bir yer. Pizzası süper olmasa da kaliteli, bana sorarsanız buraya İtalyan yemeklerini ucuza yemek için gitmelisiniz. Zira €3'ya sunulan yemek dışarıda en az €15!

Bu kart sayesinde uygun fiyata öğlen yemeği yerken yıl boyunca değişik ve güzel İtalyan yemeklerini tatma imkanımız oldu. Yani Federico II'da okuyan herkes bu kartı edinmeli!

Peki nasıl temin edineceğiz?


Bunun için Federico II'nun Piazza Bellini'de bulunan kütüphanesine gidiyorsunuz. Piazza Bellini demişken, Erasmus hayatınızın büyük bir kısmı burada geçecek! Napoli'nin en meşhur buluşma noktası burası. Güvenliğe kart almak için geldiğinizi anlatıp, öğrenci belgenizi gösterirseniz sizi içeri alıyor. Normalde belli bir bölüme ait olan bu kütüphaneden kartınızı aldıktan sonra siz de yararlanabilirsiniz. İçeride güzel bir çalışma ortamı ve fotokopi makineleri mevcut. Ayrıca bu bina çok eski ve inanılmaz güzel!



Güvenliğin tarif ettiği yerdeki ofise gidiyoruz, kart almaya geldiğimiz söylüyoruz. İngilizce bilmiyorlar, o yüzden kelimelerle anlaşıyoruz yine! Sözlük Google translate imdadımıza yetişiyor! Sizi bir bilgisayarın başına oturtuyorlar, bazı bilgileri doldurmanızı istiyorlar. İşlemleri tamamladıktan sonra, duruma göre kartınızı hemen teslim edebilirler, veya belli bir gün ve saat söyleyip tekrar çağırabilirler. Genelde bunu kağıda yazarlar.

Peki neler lazım? "Codice Fiscale" şart! Öğrenci belgesi ve pasaport fotokopileri yine gerekli olan belgelerdi sanırım. Ama Codice Fiscale'nin şart olduğunu hatırlıyorum, bunu bilgisayara dolduruyoruz. Bu bilgilere göre belirli süre boyunca geçerli kartınız hazırlanıp size veriliyor.


Tıp Fakültesindeki işlemler


Evet bu tür küçük ama önemli işlemleri hallettiğimize göre şimdi işin asıl kısmına geldik,

"Tıp fakültesine gidip, departman koordinatörünü bulmak 
ve stajlarımızı başlatmak." 

En zor bölümü en sona sakladım! Hahaha! Eğer şimdiye kadar bu işlemleri sinirlenmeden halletmiş iseniz, siz iç huzurunuzu bulmuş birisiniz! Yok olmadıysa merak etmeyin burası İtalya, en sakin kişi bile bir süre sonra çileden çıkabiliyor.


Bu kampüs planını hemen kaydedin! Çok işinize yarayacak.
Kilit noktalar; 20 numaralı binanın çaprazı yemekhane ve mensa, 21 numaralı binada ATM var. Koordinatörün ofisi ise 1 numaralı binada.

Hastaneye, Linea 1 ile ulaşım oldukça kolay. Otobüsle gelmeye çalışmayın kesinlikle. Policlinico durağından çıkınca hastanenin ana kapısını göreceksiniz. Araç gişelerini geçince sağda otobüs durağı var, oradan 1 numaralı binaya kadar düzenli aralıklarla kampüs içi ücretsiz servis kalkıyor. Hastane arazisi oldukça büyük, bir o kadar da yeşillik, yürümek de güzel bir seçenek.

Departman koordinatörümüz belirli gün ve saatlerde çalışmakta. Gitmeden önce e-posta yoluyla iletişime geçip randevu almanız sizi 1-0 öne geçirecektir. Bizim koordinatörümüz Fabio bey, oldukça yoğun ama ilgili  ve son derece dakik biriyidi. O yüzden tüm stajlarımızı sorunsuz bir şekilde ayarladık, demek isterdim.
Paralel evrendeki Fabio böyledir eminim ama Napoli'deki  kesinlikle değildi! Basit bir işi bile ne kadar söyleyerek yaptırdığımızı hatırlayamıyorum. En son 1 hafta içinde hazırlayacağına dair söz verdiği transkriptimi 1 ay sonra hazırlamıştı! O da belgenin yarın son günü teslim etmezsem programım yanacak dediğim içindi heralde.
Neyse kendisi sözleşmeli çalıştığı için bizim dönemden sonra çalışmayacaktı ama bu demek değil ki bir sonraki gelen biri daha iyi olacak. Ne de olsa gelen gideni aratır arkadaşlar.

Koordinatörünüz bulabilirseniz, size gerekli bilgilendirmeyi yapacak. Staj boyunca bazı belgeleri tamamlamanızı isteyecek. Bu kişi aynı zamanda başlangıçtan beri tıp fakültesi ile ilgili sizin belgelerinizi onaylayan kişi. O yüzden her ne kadar işlemlerde sıkıntı yaşamış dahi olsanız, koordinatörünüzle iyi geçinin, önünüzde program bitimine kadar uzun bir süre var. Çok kızgın bile olsanız köprüyü geçene kadar "ayıya dayı demeyi" bilin.



Epeyce uzun bir yazı oldu stajlarla ilgili kısmı bir başka yazımda daha detaylı anlatacağım için yazıyı burada tamamlıyorum. 

17 Ekim 2016 Pazartesi

Ryanair ve Easyjet!

Ryanair ve Easyjet! 

Avrupa'ya giden arkadaşlarınızdan bu isimleri sıkça duyuyorsunuz değil mi? Peki duymamak mümkün mü? Ryanair ve Easyjet düşük-bütçeli uçuş firmaları olup çok ciddi tasarruflar ile bizleri de ucuza uçurmaktalar. Hem de öyle böyle değil! Berlin'den Brüksel'e sadece €5'ya, Roma'dan Marakeş'e ise €15'ya uçabilirsiniz! Ki Brüksel'de havalimanından şehir merkezine gitmek trenle €8 tutmakta!

Bu firmalar nasıl mı ucuza uçuyor peki? Bu videodan detaylı bir şekilde hızlıca öğrenebilirsiniz.

Çok mantıklıymış değil mi!

"Low fares made simple"
                       



Öncelikle bir kaç şehir efsanesinden bahsedelim.




Sürekli çok ucuza bilet efsanesi

Böyle bir şey yok arkadaşlar. Biletlerin ortalama bir fiyatı var, en düşük fiyattan satışlar başlıyor, satıldıkça da fiyatlar artıyor. Yani Ryanair €70'ya da bilet satıyor. €20'ya da. Burada önemli nokta, ne kadar önce bilet aldığınız. Bunun da bir kaç istisnai uçuşu olabilir.


€1'ya bilet gerçeği

Bu efsane değil gerçek, ama arada sırada oluyormuş. Bana dek gelmedi ama gelen arkadaşlar oluyormuş. €5'ya uçuş var da €1ya neden olmasın?

Uzak havalimanı efsanesi

Bu ne tam bir efsane ne de tam bir gerçeklik durumu. Videodan öğrendiğiniz üzere bu firmalar genelde ucuz olduğu için uzak havalimanlarına iniyorlar. Bununla birlikte bir çok da merkezi havalimanına da uçuşları var. Örnek olarak Brüksel'de merkezde bir havalimanı ve uzakta bir havalimanı mevcut. Ben bilet alırken, uzaktaki uçuş €17(Buradan merkeze inmek için servis de €17 tutuyor.) merkezdeki ise €19 idi. O yüzden tüm seçenekleri iyice kontrol etmeniz faydalı olur.

Düşük hizmet kalitesi

Arkadaşlar bileti çok ucuza aldınız, ikram, gazete, video servisi beklemeyin. Amacımız ucuza uçmak, diğer türlü olsa başka firmadan biletimizi alırdık. Personelden yana da herhangi bir sıkıntı yaşamadım. Sadece uçakta yiyecek içecek çok pahalı. Onu da yanımızda getiriyoruz. Hmm koltuklar da arkaya yatmıyor ama umarım siz onu da dert etmezsiniz? Zaten maksimum 3 saat yolculuk olacak.

Düşük uçuş güvenliği

Ucuza uçuyoruz ya, kesin bir b.kluk vardır diyorsunuz şimdi. Yok arkadaşlar, uçaklar gıcır, adamlar 150 tane 0km uçak almış zamanında. Şunu deseniz haklısınız, pilotlar kötü. Pilotlara düşük maaş verildiği bu yüzden de deneyimsiz pilotların uçtuğu yönünde söylentiler var. Bu konuda bilgim yok ama uçağı indirirken adeta piste çarptıklarını söyleyebilirim. Belki kasıtlı yapıyorlardır, herkes uyansın bir an önce uçağa boşaltıp yolcu alsınlar. Bilemedim.

Çok erken saatte uçuşlar ve Gecikmeler

Evet bazı uçuşları o kadar erken saate koyuyorlar ki, özel aracınız yoksa bazen ulaşma imkanınız olmuyor. Bu durumda bir gece önceden havalimanına gidip geceyi orada geçiren arkadaşlar oluyor. Bununla birlikte akşamüstü ve akşam uçuşları da genellikle ilk zamanlarda sabah erken uçuşu ile aynı fiyata satılıyor. Detaylı inceleme şart.
Gecikme konusunda tam bir fikrim yok, ama bu her uçuşta olabilir. Örneğin benim Fas uçuşum epey bir gecikmeli kalktı. Sanırım sebebi protokol uçağının da aynı zamanda alanda bulunmasıydı.


Gelelim kurallara,

Tabi ki bu firmaların da belli kuralları var. Oyunu kurallara göre oynamazsanız, bu firmalar sizinle oynamaya hazırlar.





Valiz 


En önemlisi sadece belirtilen ölçülerde 1 adet kabin boy valiz kabul etmekteler. Check-in valizi ücretli, uçağa biniş sırasında, metalden yapılmış bir kutu var, bu kutu valiz için tam istenen ölçülere göre hazırlanmış. Bilet kontrolü sırasında çantanızın büyüklüğüne göre, sizden çantanızı o kutuya yerleştirmeniz istenebilir. Eğer çantanız sığmaz ise, iki seçeneğiniz var; ya ek ücret ödeyip valizinizi alacaksınız, ki genelde bu bilet fiyatının yanında çok yüksek bir ücret oluyor, ya da çantanızın içinden eşya bırakıp o kutuya sığacaksınız. Benim sert kabin boy valizim, 2 cm ile kutuya sığmıyor diye sırt çantam ile bindim bu uçuşlara, ama gelin görün ki yaptığım hiçbir uçuşta kimsenin çantası kontrol edilmedi, bariz bir şekilde biraz büyük olmalarına karşın! Bazı havalimanlarında kontrol oluyor diye duydum, ama yine bana denk gelmedi. Bu arada eskisi kadar katı olmadıkları da söyleniyor. Ayrıca sırt çantası veya kabin boy valizin yanında bir adet el çantası hakkınız da var. 



Check-in


İkinci önemli nokta ise online check-in yapılması ve biletinizi kendiniz bastırmanız. Evet bu nokta çok kritik, bir çok arkadaş bunu atladığı için havalimanında kötü bir sürprizle karşılaşıyor. Uçuş firması sizi check-in yapmanız için, e-posta ve mesaj yoluyla uyarıyor. Bunu atlamayın, mutlaka check-in işleminizi yapın. Eğer koltuk satın almadıysanız check-in işlemi uçuşunuzdan bir kaç gün önce açılacak. Eğer koltuk satın almışsanız, aynı gün check-in yapabilirsiniz.

Daha sonra ise biletinizi ise bastırmalısınız. Bazı havalimanlarında online bilet sistemi mevcut ve direkt kapıya gidebilirsiniz. Ama, sanırım biz AB üyesi olmadığımız için bu imkandan yararlanamıyoruz. Çünkü uçuş öncesi, firmanın bankosuna gidip, pasaport ve vize kontrolü yaptırıyor ve biletimize "visa check" damgası alıyoruz. Bunu da yaptırmak önemli, bu sebeple uçağa alınmayabilirsiniz. Havalimanında firmanın deskinden bilet bastırmak ise çok pahalıya mâl olabilir.

Bazı havalimanları ücretsiz olarak çıktı hizmeti vermekte. Roma-Fiumicino Leonardo da Vinci havalimanında bu hizmet sağlanıyor. Yine de bir çok yerde çıktı için fahiş fiyatların istendiğini unutmayın, iyisi mi evden bastırıp getirin.

Ayrıca ek bir ücret ödeyerek, uçağa ilk biniş, ekstra bagaj ve koltuk seçimi gibi haklar edinebilirsiniz.


Tüm bunları doğru yaparsanız, hiç sıkıntı çekmeden çok da ucuza bir çok yeri gezebilirsiniz.

Unutmayın gezmek sanıldığı kadar pahalı değildir, onu ucuza getirmek de sizin elinizde!



Şimdi uçuşun tadını çıkartma vakti!

                                    



Napoli ve ulaşım


Ağırlıklı olarak Napoli ve çevresini yazdığım bu yazımda, ulaşım konusunun genel mantığına dair bilgiler de bulabilirsiniz.

Napoli'ye varış...


Napoli'ye İstanbul'dan THY'nin direkt uçuşuyla, Alitalia'nın aktarmalı uçuşu ile veya bir diğer seçenek olarak da Roma üstünden tren veya otobüsle ulaşabilirsiniz.  Tren veya otobüs seçeneğini kullanırsanız Piazza Garibaldi Napoli için varış noktanız olacak. Bu arada otobüs terminali tren istasyonunun hemen arkasında. Açıkcası Napoli'ye buradan başlamak pek akıllıca olmaz, özellikle de eşyalarınızla akşam vakti Garibaldi size korkutucu gelecektir. İlk başta korksanız da bir süre sonra diğer şehirlere ulaşımınızı bu noktadan sağlayacağınız için bu ortama alışacaksınız.

Havayolu ile ulaşım


Napoli Havalimanı oldukça yeni ve modern ama biraz küçük. Güzel bir mimarisi olan havalimanı aslında şehir merkezine de pek uzak sayılmaz. Buradan şehir merkezine ulaşım için, iki seçeneğiniz var; taksi( Aşağıda taksi ile ilgili kısmı okuyun lütfen )  ya da Alibus.
Alibus bizdeki havataş gibi, farkı ise normal otobüs olması. Normalde bileti €3 idi fakat €4 olmuş. Biletinizi otobüs içinde sürücüden temin edebilirsiniz. Muhtemelen €5 isteyecektir. (Avrupa'da otobüs içinde bilet almak genelde +€1 ile sonuçlanıyor. Fakat sitede ekstra ücret alınmaz diye belirtilmiş.) Size tavsiyem, hava limanından çıkmadan içerideki "Tabacchi"den biletinizi temin etmeniz.
Alibus, doğrudan şehir merkezine gidiyor 2 durağı var, biri Piazza Garibaldi, diğeri ise Porto yani liman. Bu arada biletiniz 90 dakika boyunca geçerli, otobüs ve metroya aktarma yapabiliyorsunuz. Otobüse binince biletinizi mutlaka makineye okutun.

Piazza Garibaldi / Stazione di Napoli Centrale





Napoli'nin giriş kapısı burası bence. Her kim ki Napoli'ye gelsin, illaki buradan geçecektir. Şehrin merkez tren istasyonu, şehirler arası otobüs terminali, şehir içi otobüs terminali, metrosu, Circumvesuviana'sı, Alibus'u kısacası her şeyi buradan geçiyor. Amalfiye mi gideceksin, Roma'ya mı geçeceksin? Yine buraya geleceksin. Hal böyle olunca da çok kozmopolit bir yer olmuş. Meydan çevresinde sayısız seyyar satıcı var, çoğunluğu göçmen ve çakma ürünler satıyorlar. Bir de oldukça kalabalık özellikle de yolun sağ kısmı salı pazarı gibi o yüzden bu çevrede turist olarak gözünüzü dört açın ve dikkatli olun. Meydanın sol tarafı daha geniş ve açık, yürürken o tarafı tercih etmek akıllıca olur.

Eğer varış noktanız burası ise,  "Linea 1" veya "Linea 2" için buradan direkt aktarma yapabilirsiniz. "Linea 2" aslında banliyö treni olup, Napoli'nin altından yoluna devam etmektedir. Daha uzak ve dış noktalara hızlı gitmenizi sağlar. Bu hatta aktarma Garibaldi İstasyonu'nun içinden yapılmakta. Bilet almak için istasyondaki makineleri kullanabilirsiniz, bilet makinesi bulamadınız veya bilet almak için müsait durumda değilseniz binişte turnike olmadığı için trene kaçak da binebilirsiniz. Genelde kontrol olduğunu görmedim, ama bu olmayacağı anlamına gelmez, tabi risk alabilirsiniz. Kontrole denk gelirseniz de, salağa yatabilirsiniz, Türkçe konuşabilirsiniz, hiç olmadı bir kaç İtalyanca kelime ile sıyrılmaya bakın derim.


"Studente dell'Erasmus, arrivo adesso a Napoli, non lo so, sono staniere!"





"Linea 1" ise Napoli'nin görece yeni(!) metrosu, epeyce bir durağı var ama şehrin önemli ve merkezi noktalarına ulaşımı kolaylıkla sağlıyor. Trenler ne çok yeni ne çok eski, havalandırmasının çalıştığın görmedim. Manuel klima, cam metodu ile hava akımı sağlanıyor ve epeyce gürültülü bir yolculuk yapıyorsunuz. Yine de en çok kullanacağınız hat bu olacak. Ayrıca Federcio II'nun Nuovo(Yeni!) Policinico'suna da bu metro ile ulaşabilirsiniz. "Linea 1" bizim metrolar gibi çok sık değil, bir keresinde tam 21 dakika metro beklemişliğim vardır. Bazı saatlerde de metrobüsten bir farkı olmaz, hatta siz binemiyorken bile bazıları oradaki boşluğu hava kalmayacak şekilde itina ile dolduracaktır. Böyle bir durumda diğer treni beklemekte fayda var. Tabi o da zamanında gelirse...

Yalnız bu metronun bir de güzel yanı var! Sanat eseri istasyonlar yapmışlar, özellikle de "Toledo" istasyonu sizi çok etkleyecek!


Metroya binmek için tek kullanımlık bilet veya 90 dakikalık biletlerden alabilirsiniz. Ayrıca 90 dakikalık biletler ile metrodan sonra otobüse de (vice versa) aktarma yapabilirsiniz. Yalnız birer defa kullanma hakkınız var bunu unutmayın. "Linea 1" ya girişlerde turnikeler mevcut, turnike yanında da metro görevlisinin kulübesi var, yani kaçak binme ihtimaliniz daha zor. Bununla birlikte bazı istasyonlarda açık kapılar mevcut buralardan geçebilirsiniz ve genelde kimse de bir şey demez. Yalnız gündüz sıklıkla kontrol yapılıyor ve ceza da kesilmekte. Genelde metro girişinde "ANM" yazılı bir kaç kişi gördünüz mü bilin ki girişte kontrol var. Çıkışta pek kontrol olmasa da yine de bazen denk gelebiliyor. Olur da kontrole denk gelirseniz yine yukarıdaki yöntemi deneyin. (ANM yazısına tıklayarak sefer saatlerine ulaşabilirsiniz.)


Otobüs durakları istasyondan çıkınca karşınızda kalan meydanda. Fakat bu noktalar değişebilir, çünkü İtalya'da sürekli bir çalışma var ve sürekli bir şeyler değişiyor. Özellikle de Napoli kendini yenilemeye adamış, sürekli gelişim içinde bir yer. Yine de güvenlik sıkıntısı devam ediyor. Özellikle de otobüslerde yan kesicilerin cirit attığı bir gerçek. Zorunlu olmadıkça otobüse binmeyin. Binerseniz de tüm değerli eşyalarınız bir noktada olsun. Otobüste bir arkadaşımızın kira parası ceketinin iç cebinden, bir hocamızın ise cep telefonu cebinden çalındı. O kadar profesyonelce hırsızlık yapıyorlar ki, her şey bir tiyatro gibi olup bitiyor.

Otobüs ve metronun biletleri aynı. Bilet otomatlarından €1'ya tek kullanımlık biletinizi alabilirsiniz. 90 dakikalık aktarma bileti ise €1.5 Otomat bulamazsanız "Tabacchi" lerden de bilet temin edebilirsiniz. Nedir bu "Tabacchi" peki? İtayla'da sigara, gazete, dergi, bilet, pul, kontör alabileceğiniz kulübe tarzı noktalar. Eski Kadıköy Meydanı'nı hatırlayanlar bilir, bizde de bolca bunlardan vardı. Hey gidi günler!



Napoli'de çok çeşit bilet var, ama şimdilik bu ikisini bilmek size yeterli olacaktır. Diğer bölgelere ve farklı araçlara kendi biletleri ile biniyorsunuz, konuları geldikçe onları da belirteceğim. Aylık bilete gelecek olursak, €35, yine "Tabacchi" den temin ediliyor. Önemli nokta ise bilet tam bir aylık yani, üstünde mart yazıyorsa o bileti sadece mart ayında kullanabilirsiniz. Bu yüzden ayın sonunda bir sonraki ayın biletini(veya hemen ilk bir iki gün içinde) temin etmelisiniz. Eğer sürekli toplu ulaşımı kullanmayacaksanız, pek mantıklı bir tercih değil. Napoli görece küçük bir yer olduğu ve toplu ulaşım tam anlamıyla düzgün çalışmadığı için toplu ulaşımla da sürekli işiniz olmuyor.
Önemli nokta, bileti her zaman makineye okutun. Bilet alıp okutmazsanız kaçak binmiş muamelesi görürsünüz. Bileti alıp okutmadan makineye yakın yolculuk yaparsanız ve kontrol de olmazsa, ta da, kaçak biniş başarılı.



Napoli'de Taksi tutmanızı tavsiye etmem, eğer tutacaksanız da kesinlikle taksimetre açtırın. Yoksa kafalarına göre fahiş fiyat çıkartmaları an meselesi. Buranın taksicileri kadar kötü niyetli taksi görülmemiştir herhalde! Para üstü almanız ise biraz zor olabilir. Zira taksici bavul taşıma parası, kahve parası diyerek taksimetre üstüne eklemeler yapacaktır. Ayrıca önlem olarak valiziniz çok büyük değilse mutlaka yanınıza araç içine alın.

Napoli çevresine ulaşım



Napoli güney İtalya'nın önemli bir merkezi. Bu sebeple buradan bir çok yere, kara hava ve deniz yoluyla ulaşım mümkün.

Tren


İtalya'da tren oldukça yaygın kullanılan bir ulaşım aracı. Sizi şehir merkezinden alıp şehir merkezine bırakması seyahat sırasında müthiş bir kolaylık sağlıyor. 300km/s hızla giden konforlu trenler de cabası!  Eh böyle olunca da tren fiyatları da uçak fiyatları ile yarışıyor.
Özellikle de İtalya'nın TCDD'si Trenitalia, değişken ve pahalı bilet fiyatları ile bu konuda çok acımasız. Ülkenin her köşesine gittikleri için de zaman zaman mecburen tercih ediyorsunuz.

Neyseki Italo Treno diye bir firma daha var! Bir nevi Pegasus gibi çalışan bu demiryolu işletmesi sizi oldukça mutlu edecek. Sürekli kampanyalar ile cazip fiyatlara bilet sunan firma, biletinizi önceden aldığınızda, sizi Napoli'den Roma'ya yalnızca €13'ya 1 saatte götürebilir. Bu firma yalnızca ana hatlar, büyük şehirlerde, çalışıyor gün boyu sürekli ülkeyi baştan aşağı geçen trenleri mevcut. Bazı noktalarda ise kendi otobüsler ile aktarma sağlayarak sizi istediğiniz noktaya ulaştırıyor. Sitesinden bir üyelik açarak promosyonlardan haberdar olabilirsiniz. Bana hâlâ e-posta geliyor, bilet fiyatlarını gördükçe hayıflanıyorum...

Trenitalia ise genelde daha pahalı olmakla birlikte, bölgesel yerlere ulaşımda kilit ulaşım aracı. Özellikle de Napoli çevresinde, Pompeii, Ercolano, Salerno vb yerlere Trenitalia ile kolayca ulaşabilirsiniz. "Napoli-Roma" treni ise bir çok durakta durarak yaklaşık 4 saatte Roma'ya varıyor, ve €12 civarında sabit fiyatı var. Bölgesel kısa mesafeli trenlere biletsiz binmek ciddi bir sorun teşkil etmezken, uzun mesafeli trenlere biletsiz binmeyi denemeyin derim. Genelde kontrol oluyormuş ama ne zaman bilet alsam kimse kontrol etmedi!


Otobüs



"Napoli-Roma" arasında, €1-5-9 gibi rakamlara otobüs ile benzer sürede varabilirsiniz. Gün içinde bir çok firmanın otobüsü yine Napoli'den kalkış yapıyor. Ulaşım seçeneğiniz bol yani. İtalya içinde çoğu otobüs terminali de şehir merkezine veya toplu ulaşıma oldukça yakın. Dikkat edilecek nokta ise, otobüs firmasının sizi nereye bırakacağıdır. Bazı firmalar terminalleri kullanmayıp, çeşitli noktalarda sizi bırakıyor. Bu da daha sonra ekstra ulaşım masraflarına yol açacaktır. Yani €5'dan kaçarken daha fazla zaman ve para kaybına uğramanız söz konusu olabilir.

Bu arada GoEuro adlı uygulayamayı telefonunuza indirerek, bir çok ülkede, iki nokta arasındaki ulaşım imkanlarını saat/bilet fiyatı/firma seçeneği ile görebilirsiniz. Çok faydalı bir program olmakla birlikte, bazen indirimli biletleri ve diğer firmaları göstermeyebiliyor. Daha kötüsü ucuz diye gördüğünüz bir biletin artan fiyatı oraya yansımamış olabiliyor. Bileti alma aşamasına geldiğinizde bilet fiyatını göründe başınızdan aşağı kaynar sular dökülebilir. O yüzden biletleri genellikle erken almakta fayda var. Bununla birlikte, "Roma-Napoli", "Milano-Genova" gibi sabit ve sürekli bölgesel tren hatlarında bilet fiyatı sabit olup, istasyonda makineden son dakika bile aynı fiyata bilet alınabilir.
Otobüsler ise son dakika biletlerde iki katı ücret talep edebiliyor. Hızlı tren €25 iken "Roma-Napoli" otobüsü için €20 görmüşlüğüm vardır!


Bazen, bazı firmalarda bileti otobüs içinde de temin edebilirsiniz. Resmi olmayan bu işlemde, sürücü parayı muhtemelen cebine indiriyor. O yüzden internette gördüğünüz fiyat ne ise onda diretin, çünkü o size yüksek fiyat çekecektir. Zira otobüs zaten bomboş gidiyor, sürücü de o parayı kaçırmak istemez!  Evet yanlış duymadınız, otobüsler büyük tatillere veya hafta sonuna denk gelmezse neredeyse bomboş gidiyor. Biletler numarasız satılıyor. İlk gelen istediği koltuğu kapar yani. Siz de istediğiniz koltuğa yaylanıp yerleşebilir, hatta koridoru kapatarak tüm koltuklara birden uzanabilirsiniz. Çekinmeyin hepsi öyle yapıyor, yoksa sekiz saat yolculuk nasıl çekilecek değil mi!
Araç içinde wi-fi ve priz çoğunlukla mevcut, eh bu vakit geçirmenizi sağlar işte! Dikkat bazılarının kotası sınırlı veya youtube için erişim kısıtlaması var.

Otobüs içinde ikram olmayacağı için, kendi yemeğinizi temin etmeniz çok önemli. Özellikle de su! Otobüslerin çoğunda tuvalet var, ayrıca tuvalet molası da veriliyor. Megabus dışındaki firmaların otobüsleri Mercedes-Benz, Neoplan, Setra, Volvo, Iveco gibi markaların otobüsler ve daha rahatlar. Ama Megabus genelde daha ucuz!

Bazı firmalar, valiz konusunda çok hassas, sırt çantasını bile içeri almayan var. Hatta bir gün içinde kamera ve pasaport olmasına karşın çantamı aşağı koydurmak isteyen bir FlixBus sürücüsüyle kavga bile ettim! İtalyanca başlayan tartışmamız en son benim Türkçe onun İtalyanca saydırması ile bitmişti. Değerli eşyalarınızı hep yanınızda taşıyın, genelde otobüs sürücüsü aynı zamanda muavinlik yapıyor. Yani valizleri de o koyuyor, biletleri kontrol edip otobüse de o alıyor. Bilet demişken, çoğunda mesaj veya elektronik bilet geçerli. Son dakika almadığınız sürece bilgileriniz sürücüye verilmiş oluyor.


Uçak


Napoli havalimanı küçük demiştim fakat buradan bir çok noktaya uçuş var. THY'nin direk uçuşlarının yanında Napoli Alitalia için bir merkez üssü, ayrıca düşük bütçeli uçuş firması Easyjet de buradan bir çok noktaya düzenli olarak uçuyor. Maalesef Ryanair'ı burada görmek mümkün değil. Bunun için Roma'ya geçmemiz gerekiyor. Roma'daki iki havalimanından da Ryanair'ın bir çok noktaya çok düşük fiyatlara uçuşu var. Örneğin ben Roma-Fas uçuşunu gidiş-dönüş €60'ya getirmiştim, ki önceden alsam daha da ucuz olacaktı.
Bu noktada size tavsiyem, erkenden Ryanair ve EasyJet'in bilet fiyatlarını incelemeye başlamanız. Ne kadar erken o kadar ucuz.
Buradaki yazımda ucuz uçuş firmaları için önemli noktaları anlattım. Detaylı bilgi edinebilirsiniz.



Deniz yolu


Deniz yolu  Napoli'nin önemli bir gelir kaynağı. MSC Cruises firmasının burada bir merkezi mevcut. Bir çok cruise gemisi de limana uğruyor. Buradan cruise tatiline çıkabilirsiniz.
Metroda sürekli reklamı dönen firma Grimaldi Lines idi.



Napoli çevresinde "Ischia", "Capri" gibi meşhur adalar var. Limandan sürekli feribot seferleri ile bu adalara gezmeye gidebilirsiniz. Yalnız bu kadar kısa mesafe için oldukça pahalı biletleri var. Gezi yoğunluğumdan gitme fırsatım olmadı, iyi ki de olmamış. Fena mı Napoli'ye gitmek için bir bahanem var! İki adayı da çok övüyorlar. Capri görece pahalı olup, Ischia daha mantıklı bir tercih olabilir. Bir daha Napoli'ye gidince kesinlikle adaları da keşfedeceğim!



Yarım saat yazayım diye girdim, laf lafı açtı epeyce bir yazı çıktı ortaya. Umarım okuyana faydası olur. Bazı ayrıntıları atmak zorunda kaldım. Zaman zaman diğer yazılarıma o ayrıntıları da ekleyeceğim. Bittiği zaman oldukça detaylı bir rehberin ortaya çıkacağını düşünüyorum.

Sevgilerle

14 Ekim 2016 Cuma

Erasmus belgeleri - Marmara Üniversitesi

Başlık da Wikileaks belgeleri gibi oldu ama bu iş de biraz öyle!

Nasıl yani? Biz bu belgeleri hazırlarken bazen yetkililerden kerpetenle laf aldık, epeyce bir yazı okuduk. Bazı konularda ise tam bir belirsizlik hakimdi ama biraz uğraşı ile hepsinin üstesinden geldik.


Uluslararası ofisin sayfası başvuru kaynağımız olacak. Buradan yapılan duyuruları sıklıkta takip etmekte fayda var. Geçtiğimiz yıl ofis görüşme saatlerine bir takım sınırlamalar getirdi. Bu saatler dışında işlem yapmanız veya bir şey sormanız pek mümkün değil. Bununla birlikte ofis e-posta yoluyla iletişime açık ve belgelerin bir kısmını da e-posta olarak kabul ediyor.
Buradaki önemli nokta, e-posta iletildikten sonra ofis aranıp sözlü teyit alınması. Aksi takdirde gelen yüzlerce e-postanın arasında sizinki de kaynayabilir. Belgeleriniz işleme alınmaz vs bu iş böyle uzar gider, yani teyit almak önemli.

İpucu: Nazik bir şekilde, tıp fakültesinden geldiğinizi, artık stajyer doktor olduğunuzu hastanenin Pendik'te olduğunu, stajlara devam zorunluluğunu, bazı hocaların bu konuda sıkıntı çıkardığını anlatıp, biraz rica ederseniz istisnai olarak sizinle ilgilenebilirler. Tabi bu şekilde ofisi istismar etmeyin, bu yolu zor durumlarda kullanın. 



Şimdi belgelerimize bakalım,


A. Hareketlilik Öncesi
B. Hareketlilik Esnası
C. Hareketlilik Sonrası



olarak üç zaman dilimi içerisinde bazı belgeleri, verilen süre içinde tamamlamanız oldukça önemli.

Sayfada yeteri kadar açıklama yapılmış, kısaca bazı bilgilendirmelerde bulunacağım.

A.Hareketlilik Öncesi



Başvuru formu / Application Form


Bu belge misafir eden okul tarafından size online veya yazılı olarak sunuluyor. İletişim bilgilerinizin Erasmus+ koordinatör tarafından karşı kuruma iletilmesinden sonra, karşı okul size e-posta/posta yoluyla haber verip bazı bilgilendirmeler yapacak. Bu bilgilendirmelerde, gidilen döneme göre hangi tarihlerde hangi işlemlerin yapılacağı yazıyor.
Federico II için, bir süre sonra size e-posta yolu ile bir kullanıcı kodu ve şifresi veriliyor. Okulun BYS'ye benzer sistemine girip bilgilerinizi doğrulunu teyit ediyorsunuz. Böylece işlem tamamlanmış oluyor. Karşı kurum ile ilk kez iletişime geçtiğinizde biraz şaşırabilirsiniz. Zira Federico II'ya attığım tüm resmi e-postalara, gayet özensiz, gayri resmi cevaplar geldi. Daha İtalya'ya gitmeden kültürünü hissetmeye başladım, adamlar çok rahatlar. Yine de siz resmi yazın ki ciddiye alsınlar.


Kabul mektubu / Acceptance Letter


Başvuru formundan sonra, karşı kurum size belirtilen tarihlerde kabul mektubu gönderecek. Bu mektup çok önemli. Gerek vize işlemleri gerek hibe işlemleri için kilit rol oynuyor.
Burada öğrenim süreniz belirtiliyor. Benim belgemi posta yoluyla okula iletmişler. Bir çok yazışmanın ardından mutlu mesut almaya gittiğimde gördüm ki program bitişi temmuz olarak yazılmış. Yani altı değil beş ay olarak yazılmıştı, Federico II'nun genel programına göre otomatik bir belge hazırlanmış ve gönderilmiş.  Durumu karşı ofise bildirince, tıp fakültesi koordinatörü onaylarsa uzatabileceğini belirtti. Bu sefer tekrar bir takım (Son zamanlarda CAPSLOCK ile yazıyordum.) yazışmaların ardından Ağustos olarak değiştirilmiş belgemi 2-3 gün içinde e-posta yoluyla aldım. Peki ya ıslak imza? Renkli çıktı ile gittiğim İtalyan konsolosluğu bunu pek önemsemedi, fakat başka zamanda veya başka konsolosluklarda sorun çıkabilir dikkat! O yüzden belgeleri sıkı takip edin durumlarını sürekli soruşturun.

Öğrenim Anlaşması / Learning Agreement


Karşı kurumun size göndereceği "Learning Agreement" formunu itina ile dolduruyoruz. Kurum koordinatörüne imzalattıktan sonra karşı kuruma iletiyoruz. Onlar da imzalayıp size geri gönderecek.
Tüm belgelerde olduğu gibi bu da ofise iletilecek.
Ayrıca tüm belgelerin üçer kopyasını hazırlanmanız faydalı olur. Böylece bir kopya kendinizde, bir kopya kurum koordinatörünüzde, bir kopya da uluslararası ofiste kalabilir.

Akademik Eşdeğerlilik Belgesi


Bu belge sizin hangi dersleri alacağınızı gösteriyor. Bu konu biraz keşmekeşli. Eğer daha önceden birilerinin gittiği bir üniversiteye gidiyorsanız, onların belgeleri üstünden bir çalışma yapmak faydalı olacaktır. Biz bir üst dönemin programını neredeyse hiç bozmadan geçirdik. Bazı ufak değişiklikler yapmak gerekebiliyor. Bu sebeple dönem başlamadan konu üzerinde fikir sahibi olmalısınız. Çünkü buradaki derslerinizi de ona göre seçmeniz ve BYS'ye işletmeniz gerekecek.

4. sınıflar için tavsiyem, dahiliye stajını kesinlikle burada almaları, üstüne diğer stajları eşleştirmeleri. İstenirse dahiliye de orada alınabilir, fakat Erasmus şartlarından ötürü aynı verimi alamayabilirsiniz.
Dersleri eşleştirirken dikkat edilecek noktalar, buradaki dersler ile oradaki derslerin aynı öğrenim hedeflerini içeriyor olması, isim ve program benzerliği. Bunlarda bir sıkıntı olursa "Fakülte Kurulu'nda" belgeniz onaylanmayabilir. Bu kurul belli aralıklarla toplanıyor, bu sebeple süre kaybetmemek için bir sonrakine yeni belgeniz hazır olmalı. Bu konuda şüpheniz varsa, kurum koordinatörü ile durumu görüşmeli ve görüşlerini almak faydalı olur.

Federico II için stajları eşleştirmek oldukça kolay. Derslerin hemen hemen hepsinin eşiti var. Yalnızca bazen bir staj bloğu için oradan 3-4 farklı ders almanız gerekebiliyor. Bu da stajların sayısını arttırıyor, tabi bunu orada gayri resmi bir şekilde çözebilirsiniz.


Vize/Pasaport ve yabancı dil yazısı


Bu belgeler uluslararası ofis tarafından hazırlanır. Bürokratik işlemlerinizi kolaylaştırmak içindir.
Yabancı dil yazısı, karşı kuruma yabancı dil seviyenizi kanıtlamak için hazırlanabilir, veya hazırlık okuduysanız transkriptinizde dil seviyeniz belirtilmiştir.

Vize yazısı herkes için önemli, karşı kurumun kabul yazısının yanında elinizi kuvvetlendiren bir diğer belge. Asıl işlevi ise, hibe alıyorsanız bunun yazılı olarak konsolosluğa kanıtıdır.

İtalyan konsolosluğu vize için, kalınacak gün*€30 miktarında parayı hesabınızda görmek istiyor.

6 ay/180 gün*€30 =  €5400 hibesiz kişiler için hesapta istenen miktar. (Karşılığı kadar TL, $ veya başka bir para birimi olabilir.)
6 ay*€500 = €3000 size ödenecek hibe miktarı

Geriye kalan tutar €2400 ise hibe alanlar için hesapta olması gereken minimum tutar. Burada dikkat edilecek nokta, hesabın kendi üstünüze olmasıdır. Evet kimse demez mi sen öğrencisin bu kadar parayı nereden buldun? Konsolosluk sormuyor, parayı kendi hesabında göster yeter diyor. Hesap yeni mi açılmış ona da bakmıyor. Yani geçici hesap açıp vize alındıktan sonra kapatılabilir. 

Pasaport yazısına gelecek olursak, eğitim, spor, kültürel vb faaliyetler için öğrencilerin yurt dışına çıkışlarında pasaport harcından muaf alma hakkı vardır. Pasaport süresi 6-24 ay olarak belirlenir, genelde 12 aylık olarak verilir. Bu sebeplerle yurt dışına çıkıyorsanız, fakülteye bir dilekçe ile durumu belirtiyorsunuz. Fakülte de size pasaport yazısı hazırlıyor. Bunu uluslararası ofisten almak zorunda değilsiniz yani. Aldığınız belge ıslak imzalı olmalı sonra Bostancı'da bulunan vergi dairesi gidip belgenize mühür ve imza vurduruyorsunuz ve artık harçtan muafsınız! Bankaya sadece pasaport defter bedelini yatırıp, pasaport yenilemeye giderken bunu da yanınızda götürüyorsunuz. Bu kadar basit!

İpucu: Interrail için de bu haktan yararlanabiliyorsunuz. Eğer fakülteniz bunun için belge hazırlamak istemezse, biraz araştırma yaparak yurt dışında yapılan bölümünüzle ilgili bir etkinliğe katılmak istediğinizi belirten bir dilekçe ile yine aynı belgeyi temin edebilirisiniz.


Öğrenci sözleşmesi


Bu belge kendi üniversiteniz ile aranızda olan bir sözleşmedir. Vize aldıktan sonra ofise gidip bir takım belgelere imza atıyorsunuz. Neye imza attığınızı merak ederseniz, bir kopyasını isteyebilirsiniz.

Hibeli öğrenciler ise önce, Halkbank Kuyubaşı şubesinde vadesiz euro hesabı açmalılar. Şubeye gidince durumu belirtin onlara, size doldurmanız için bazı belgeler verecekler.

Kısaca hibeden bahsedelim. Gideceğiniz ülkelere göre farklı miktarlarda hibe alıyorsunuz. Sitedeki tabloda miktarları ve ülkeleri görebilirsiniz. Üniversite ilk olarak verdiğiniz belgelere göre kalacağınız süre üzerinden ödenecek hibeyi hesaplıyor ve %80 kadarını zamanı gelince belirtilen hesaba aktarıyor. Belgeleri ne kadar önce tamamlayıp bitirirseniz, hibenize de o kadar erken kavuşursunuz. Benimkisi vardıktan bir ay sonra yatmıştı. Ofis mail ile belirtince haberim olmuştu. Hibenin geri kalan %20lik kısmı ise, ülkeye dönüp belgelerinizi eksiksiz teslim etmeniz ve derslerinizi saydırmanız halinde aynı hesaba epeyce bir süre geçtikten, siz onu unuttuktan sonra, yatırılıyor.

6 aydan fazla kaldığınızda ek günler için size ek ödeme yapılmıyor. Belirttiğiniz süre 6 aydan kısa iken, uzaması halinde, oradayken ofise belgelerle ispat ederseniz, ek günler için ödeme yapılır. Bununla birlikte yine maksimum ödeme 6 aya kadar olur.
Belgelerde belirttiğiniz süreden önce dönmeniz halinde, dönüşünüzde yapılan hesaplamalara göre, fazla yatırılan kısım, %20lik geri ödeme kısmından düşürülür. Eğer eksi bakiyeye düşerseniz okula borçlu çıkarsınız.

İpucu: Hibe genelde siz vardıktan sonra yatıyor. Bu sebeple hesabı aile bireylerinizden biriyle açmanız, onlara hesabı kontrol etme hakkı tanır.
Bu mümkün değilse internet bankacılığı üstünden de işlerinizi halledebilirsiniz.
Hibenin zaten %80lik kısmı yatacağı için öğrenim sürenizi alabileceğiniz en üst sınırdan alın. Bu sayede erken dönseniz bile yaklaşık olarak %20lik kısımdan mahrum kalırsınız. Fakat bu durumda alacağınız net hibeyi peşinen almış olursunuz. 



OLS Lisansı


Açılımı Online Linguistic Support olan, AB tarafından hazırlanmış güzel bir sistem. Amaç öğrenim değişimi boyunca yabancı dilinizi geliştirmek. Bu sebeple gideceğiniz ülkenin dilini seçmek önemli. Bir takım dersler ve materyaller içeren sisteme ofisin göndereceği şifre ile kayıt oluyorsunuz. Belirli bir süre içinde, değişim öncesinde bir sınava giriyorsunuz. Dönünce yine belli bir süre içinde bitirme sınavına giriyorsunuz. Sonunda ne kadar ilerlediğinizi görebilir ve AB içinde geçerli bir dil belgesi alabilirsiniz. Bu sistemi kullanmadığıma çok pişmanım! Zira yabancı arkadaşlar bundan oldukça yararlandı. Önemli nokta, site tablette çalışmıyor bunun için bilgisayara ihtiyacınız var. Ben notebook götürmediğim için kullanamadım.

Gitmeden önce vakit ayırıp o ülkenin diline biraz aşinalık kazanır, bu sistem üzerinden de çalışırsanız Erasmus ortamında yabancı dilinizi geliştirmek, yeni bir dil öğrenmek hiç de zor değil.

Pasaportun vize ve kimlik sayfaları

Gidiş uçak bileti

Öğrenci belgesi


B. Hareketlilik Esnası


Varış konfirmasyon Formu / Arrival form


Bu belgeyi karşı kurumun uluslararası ofisinden vardığınızda alacaksınız ve e-posta yoluyla kendi uluslararası ofisimize göndermelisiniz.
Bunu ne kadar erken alırsanız o kadar iyi, hatta mümkünse uçaktan iner inmez ofisin kapısına dikilin.
"Varış belgesi" ve "Ayrılış belgesi" önemli, eğitim süreniz buna göre hesaplanacak ve dönüşte hibe miktarınız da bu süreye göre yeniden hesaplanacak. 


Ders değişikliği


Olur da yaptığınız programda bir sıkıntı çıkar değiştirmek isterseniz, o zaman "Learning Agreement" belgesinin sonunda değişiklik kısmı var. Oradaki gerekli yerleri doldurup, karşılıklı olarak bölüm koordinatörlerinize imzalatarak bu işi çözebilirsiniz.

C. Hareketlilik Sonrası


Katılım Sertifikası / Cerificate of Attendance


Ayrılış belgesi dediğim bu belge, varıştaki belgenin aynısı. Bu sefer giriş tarihinizle, çıkış tarihiniz yazıyor. Yine hem karşı kurumun belgesi hem de Marmara'nın belgesi hazırlanabilir. Mümkün olan en geç tarihte alınması faydalı olur. Bunu yapayım derken de ofisin tatile çıktığı vakte denk gelmeyin, eldeki bulgurdan da olmayın. Bu yüzden ofisle yazışıp randevu almak faydalı olur.


Transkript


 Karşı kurumun bölüm koordinatörü bu belgeyi, sizin oradayken doldurmanızı istediğini, staj-ders belgelerini teslim etmenizden sonra hazırlayacak. İtalya'da her zamanki gibi belge işlemlerini yaptırmak büyük sıkıntı. "Bugün git, yarın gel" yapıyorlar. Tüm belgeleri zamanında teslim etmeme karşın, koordinatör  bir türlü transkiptimi hazırlamadı. Bir aydan bir süre sonra artık, "Yarın bu belgeyi teslim etmem gerek yoksa Erasmus programın yanacak." konulu bir e-posta atınca, transkriptim ışık hızıyla ulaştı.

Çevrimiçin Bireysel Katılımcı Formu

Basit bir form. Epey bir süre sonra kayıtlı e-posta adresinize geliyor.
Programdan memnun kaldınız mı, gönderen kurum, gittiğiniz kurum nasıl iletişim kurdu vs şeklinde sorulardan oluşuyor. Yanıtlanması zorunlu, çok vaktinizi almıyor.  

Dönüş Seyahat Bilgileri


Uçak biletiniz, biniş kartları ve pasaportunuzdaki giriş çıkış mühürlerinin olduğu sayfanın fotokopisini ofise teslim ediyorsunuz.

Akademik Tanınma Belgesi


Bu formu transkriptiniz ve "Learning Agreement" belgesine göre doldurup, fakülte koordinatörüne iletiyorsunuz. O gerekli işlemleri yaptıktan sonra, aldığınız notlar BYS'ye işlenmiş olacak. Açıklama kısmında DP (Değişim Programı) yazacaktır. Eğer İtalya'da iseniz aldığınız notlara gururla bakabilirsiniz.

Öğrenci Bilgi Formu


Bir takım bilgileri, öğrenci belgesi kimlik numarası vs doldurduğunuz basit bir form.


Evet oldukça fazla belge varmış gibi gözüküyor. Fakat gözünüz korkmasın, belgeleri sıkı takip ederek, ilgilileri sıkıştırarak tüm işlemlerinizi çözebilirsiniz.
Sonunda Erasmus varsa bu kadar belge işi de doğal olarak çekiliyor.





4 Ekim 2016 Salı

Şah damarda ihtimaller...


Hipoterminin kıyısında...


Napoli
'den dönmeme bir kaç gün kalmıştı. Ben ise "Sentiero Degli Dei" yi şu fani gözlerimle bir kez daha görmeden dönmek istemiyordum. İlk görüşte vurulmuştum adeta ona... Bir daha ne zaman onu görürüm bilemezdim...

İşlerimi yoluma koydum, kendime bir gün belirledim bir kaç arkadaşa haber verdim.
Plan hazırdı, sabah ilk otobüs ile Agerola'ya geçip güneş tepeye varmadan yolun çoğunu geçecek, öğleden sonra ise Positano'da denizin keyfini çıkartacaktık. Hava durumunu kontrol ettim. O da ne! Napoli'de fırtına için sarı alarm-%50den fazla- verilmiş. Olamaz, olamaz! Hemen Positano'ya ve Agerola'ya baktım. Napoli'den 60km uzaktalar, hava farklı olabilirdi. Rapor benim yanımdaydı. Sabah hafif bir yağış sonrası günlük güneşlik olacak diyordu. Riske değerdi, karar alındı gideceğiz!

15 Temmuz 2016 sabah 7.45'te Piazza Borsa'da Manon ile buluştuk. Sadece ikimiz vardık zira diğerleri vazgeçmişti, çok erken gidiyorduk, uzun bir gün olacaktı ve gece epey bir geç saate kadar -evet her zamanki gibi-dışarda takılmıştık. Bu durumda limitleri zorlamak-Iron Man olmak- gerekiyor. Manon trekking fotoğraflarımı görüp sormuştu, ben de tekrar gideceğim zaman onu da çağıracağıma dair söz vermiştim.

Canım zavallı Manon, benimle tanıştığı güne lanet ediyordur belki. Toplamda 3 kez beraber geziye gittik. İlkinde Paul, Manon ve ben Vezüv yolunda vahşi köpeklerin saldırısından ucuz kurtulduk. (Doğrusu Allah korudu, yoksa 3. sayfa haberi olacaktık.) Diğerinde Sorrento'ya denize gittik, sanırım orada ayağını yaralamıştı, hatırlayamadım. 15 temmuz günü ise başımıza geleceklerden ikimizin de haberi yoktu!

Saat 8'de limandan otobüse bindik, otobüs boş olduğu için-her zamanki gibi- rahatça uzanarak gittik. Epeyce uyuklamışım orada, uyandığımda yağmur atıştırıyordu ve Bomerano'ya yaklaşıyorduk. Biraz sonra Bomerano'da indiğimizde, sağanak bastırdı. Tıpkı hava durumu raporunun dediği gibiydi durum. Manon'la bir kafeye girdik. Yine kahvaltı yapmadan gelmiş, o bir şeyler yedi, ben kahvemi içtim. Dışarıda deli gibi yağmur yağıyor, dinene kadar biraz beklemeye karar verdik. Bir süre sonra yağış kesilince biz de hareketlendik.


Eh hava güzel olacak diye ben de şort-tişört giymiştim, sırtımda çantam içinde yiyecekler, elimde trekking batonum yanımda Manon'la yola koyulduk. Garibim Manon ise denize gideceğiz diye bikinisi giymiş üstüne bir şort bir de örgü bir kıyafet geçirmiş. Hava ikimizi de dumur etti! Oldukça serin ama yürüdükçe ısınırız diye bozuntuya vermiyorum. Biraz sonra yağmur tekrar başladı, Manon şemsiyesini çıkarttı. Neyse ki önlem olarak onu getirmiş.

Öyle havadan sudan Erasmus'tan konuşuyoruz, 1-2 turist gördük, başka da kimse yok. Yolun başında haritalı bir kızla karşılaştık. Turist olarak gelmiş Amerika'dan. Tek gezeceği gün de yağışlı olunca morali bozulmuş tabi... Yol uzun canın sıkılır diyerekten onu da bize katıyoruz ve artık 3 kişiyiz. Hava ise bir yağıyor bir duruyor. Yağdığında da ağmak ıslatan tarzında, sen göreceksin ahmak ıslatanı birazdan haberin yok bre ahmak!

Havanın böyle olması iyi oldu diyoruz, terlemeden yol alacağız serin serin. Hem yağmur sonrası taze toprak ve çim kokusu çok güzel olur. Zaman zaman kızlar fotoğraf çekmek için duruyor. Bir o açıdan bir bu açıdan baya bir çekim yapıyorlar.
Uzaktan bir gümbürtü geliyor. Bir yerlere yağmur yağıyor sanırım. Yürümeye devam ediyoruz.
Biraz sonra köşeyi dönüp denizle yüz yüze gelince karşılaştığım manzara hem epik hem de korkutucuydu! Hemen bir fotoğraf çekip bir kaç arkadaşla durumu paylaşıyorum haberdar ediyorum, haber alamazlarsa bizi nerede arayacakları belli olsun. Ailemin durumdan haberi henüz yok, sadece trekkinge gittiğimi biliyorlar.

"hhmm, girls do you see that clouds coming towards us? We need to move on fast immediately! You can take photos later!"

Hızlanıyoruz, yol dar patika, toprak gevşemiş taşlar ıslak ve kaygan. Dahası yolun kenarları hep uçurum, bir düşseniz sizi bulmaları epey zor! Bulutlar bizden hızlı, birazdan tekrar yağmur başlıyor. Ben önden ilerliyorum, Manon'larda şemsiye var onlar arkadan daha yavaş geliyorlar. Yer yer ağaç altında yağmurdan korunuyorum. Derken gök gürültüsü ve kuvvetli bir rüzgâr da başladı!

"Manon get rid of umbrella, it is not safe!"

Şemsiye fırtınaya dönen havada oldukça tehlikeli, hem yürümeye izin vermiyor hem de her an yıldırım düşebilecek yerde sizi açık hedef yapıyor. Manon da şemsiyesini kaldırdı artık onlar da adam akıllı ıslanmaya başladılar.

"Tunahan, how much way do we have up there?"

Yolu az çok hatırlıyorum. Yolun henüz yarısını geçtik bundan sonra çoğu yeri düz ve ağaçlık içinde. Buradan geri dönmek doğru bir karar olmayabilir, hava birazdan düzelebilir(!) o zaman da boşa dönmüş oluruz. Fakat geçmemiz gereken zor bir kaya tırmanışı var! Uçurum kenarında!  Ne yapmalı? Kalabalık değiliz, gideceğimiz yer uzakta değil. Risk alıyorum!


"We have just 30 minutes to finish the route, yet there is one big challenge! Stay calm, we can make it!"


Yalan belki 1 saat yolumuz var en az! Bir an var ki hiç unutmuyorum! Acaba yanlış bir karar mı almıştım?
Bir kayalığın altına bir kaç dakika sığınmak zorunda kaldık. Yüksek irtifadayız, bulutların içindeyiz, görüş mesafesi çok düşük, hava sıcaklığı birden çakıldı, yağmur bardaktan boşalmış gibi üstümüze yağıyor fırtınaya direnç göstermek çok zor. Bir kaç dakika sonra bir şekilde oradan çıkıp köşeyi dönüp biraz olsun rahatladık. Hepimiz sırılsıklam olduk, iyiden iyiye üşümeye de başladık.

Düşe kalka yola devam ediyoruz, şimdi de o kaya tırmanışındayız. Taşlar feci şekilde kayıyor. Tırmanışı gerçekleştirmek için çok efor gerekiyor. Her düşeyazdığımda elimdeki batonu yere çakıyorum ve bizi kurtarıyor! Yoksa kafa göz yaracağız! Az önce de uçurum kenarında kurtarmıştı beni o baton! İyi ki almışım diyorum kendi kendime! Bu kısmı o anki heyecanla nasıl geçtiğimizi hiç hatırlamıyorum, ama güneşli havadan daha hızlı çıkmış olabiliriz. Tabi o an hiç bitmeyecek gibi gelmişti bize...

Git git yol bitmiyor arkadaş, üşüyorum. Isınmak için kollarımı ovalayayım dedim. O da ne! Parmaklarım ellerim uyuşmuş! Kollarım da uyuşmak üzere, bacaklarım zaten titriyor. Bir an durup yardım istemeyi düşündüm. Belli noktalarda işaretler var. Acil durumda aranacak telefon numarası ve parkurun bölüm bilgisi yazılı. Sonra dedim, biz bunları arasak, şimdi bu İtalyan'lar gelene kadar epey vakit geçer! Hem neyle gelecekler, helikopterle mi? Onlar da kara yoluyla yürüyerek en yakın köyden gelecekler. İyisi mi biz devam edelim, artık yol bitmeli!

Yağmur yüzünden patikanın çoğunda su birikintileri oluşmuş. İçine girmeden geçmek imkansız. Ayaklar da iyice ıslanıyor! Ama az kaldı ha gayret diyorum! Önden koşturarak gidiyorum ki, kızların direnci kırılmasın bana yetişmeye çalışsınlar. Daha fazla burada kalamayız! Sürekli arkaya bağırıyorum, onları da göz mesafem içinde tutuyorum. Bir taraftan da kendime kızıyorum, sen git çölleri aş, 2500km yol direksiyon salla dağlarda, eve dönmene 4 gün kala burada başına gelenlere bak!


Allah'ım şuradan sağ salim çıkalım artık!


Köy gözüktü! Sonunda Nocelle'ye vardım! Koşarak kafeye daldım, yardım isteyeceğim ama amcalar boş boş bana bakıyor. Hemen çantayı çıkarttım, tişörtü sıktım. Deniz için getirdiğim peştemali çıkardım kendimi sarmaladım. Yedek tişörtümü giydim. Bu sırada Manon da vardı çok şükür! Bu arada kafe dediysem, yazlık kafe yani naylonla örtülü içerisi pek de sıcak değil. Sadece kuru ve rüzgârsız!

+ Manon you speak Italian, please ask for hairdryer!
- What? Why?
+ Just please ask for it!


Bu sırada ben biraz toparlandım. Çanta beni görece korumuş! Manon ise epey etkilenmiş, dudaklarının rengi değişmiş! Peştemal ile onu kuruladık. Bu sırada saç kurutma makinesi geldi. Manon aldı saçına tutuyor!
Şapşal bunun için mi istedik onu! Vücuduna tutacaksın! Ne de olsa tüm kış evde öyle ısınmıştım ben.
Efendim Avrupalıların pratik zekâsı biraz kıt! Ev arkadaşlarım da böyleydi zaten! Velhasıl, jeton düştü, Manon da ısında ve stabil hale geldi. Biraz daha kendimi ısıtayım derken çat etti elektrikler attı! Amcalar demesin mi çok kullandınız ondan öyle oldu! Amca ölüyorduk biz sen ne diyorsun!

Isınmak için birer kahve istedik, iç ısımız da arttı, artık parmaklarımı hissedebiliyordum!
Ahahah inanmazsınız ama 5-10 dakika geçmedi hava günlük güneşlik açtı! Hava durumu raporu 1-2 saat yanılmıştı ve biz az kalsın dağ başında kırıma uğrayacaktık.

Demek ki başımaza geleceği varmış! Yok, yok, kaza geliyorum demiş aslında!

Bu arada köyden bir amca bizi gördü ve 5 dakika sonra elinde 2 tişörtle geldi. Alın giyin bunları dedi! Kafedekiler elektriğe kızarken birinin bize tişört getirmesi şaşırttı. Bize çok üzülmüş adamcağız. Teşekkür ettik, güneşte iyice kurulandıktan sonra ilk bulcağımız araçla Napoli'ye dönmeye karar verdik! Bu arada durumu aileme ve arkadaşlara bildirdim. Artık güvendeydik! Hem deli gibi de güneş çıkmıştı.


1700 basamağı da itinayla indikten sonra, güneş etkisini iyice gösterdi. Eh bu kadar yoldan gelmişiz Positano'ya uğramadan olmaz. Kendimizi iyi de hissediyoruz! Hadi oraya yürüyelim! 15 dakika sonra Positano'dayız! Ben koşarak denize atlarım! Ahahaha yarım saat önce hipoterminin kıyısında gezen sanki ben değildim? Ömürde kaç kere buraya gelirim diyerek son kez yüzüyorum o eşsiz manzarada! Sonuçta hayat bu yarın ne olacağı belli olmuyor... 

Aynı günün ilerleyen saatlerinde Türkiye'de akıl almaz olayların yaşanacağını nereden bilebilirdik ki?
Sabah ailem benim için endişe duyarken akşam ben onlar için endişe duyacaktım...
O gece ailemizden uzakta yaşadığımız  karmaşa, telaş, korku ve diğer hislerimize hiç değinmiyorum bile...


Bu da böyle bir anımdır işte...

Costiera Amalfitana

Sen ne güzel yersin Costiera Amalfitana! Güzel günlerdi...





Eğer bir gün Napoli'ye yolunuz düşerse, rotanızı biraz uzatıp 70km mesafedeki "Costiera Amalfitana" ya mutlaka uğrayın. Sahil kasabalarını gezin, denizin doyasıya tadını çıkartın derim. Bu kadar yol gelmişken 5 dakika dahi olsa uğranacak bir yer...

"Costiera Amalfitana" Campania bölgesine Tanrı'nın verdiği en güzel hediye olsa gerek! Burası tek bir yer değil, bir yarımada ve sahil boyu minik, şirin kasabalardan oluşuyor. Sorrento, Positano ve Amalfi en meşhur noktalar fakat aralarda bir çok farklı köy de var. Hepsini keşfetmek mümkün olmasa bile bu muhteşem üçlü kesinlikle görülmeli!

Muhteşem bir deniz, enfes bir gün batımı, güzel İtalyan yemekleri ve iyi bir şarap sizi burada kalmaya ikna edecektir! Öyle ki gün sonunda emeklilikte buraya yerleşmeyi bile düşünebilirsiniz.
Şimdi düşündüm de bir Fiat 500 aldım mı bu tam benlik yer aslında! Neden olmasın?


Neyse buraya nasıl geldik?


Heh şöyle ki güzelim Amalfi'mizde inanılmaz ötesi trekking rotaları var. Bu rotaları kim belirlemiş bilemiyorum ama hayatımda bu kadar zevkli trekking yaptığımı da hatırlamıyorum.
Tamam bazı noktalar iyi açıklanmamış veya yanlış belirtilmiş, elin Alman'ı gibi GPS ile gelmiyorsanız ve doğayla haşır neşir değilseniz sizin için biraz sıkıntılı olabilir. Ama maceracı biriyseniz ve sınırlarınızı da biliyorsanız tüm dertler çözülüyor. 
Kaldığım süre boyunca iki farklı rotayı geçme imkanım oldu. Bunlar; "Valle delle Ferriere" ve "Sentiero Degli Dei" idi. "Sentiero Degli Dei" oldukça popüler ve çoğunluğun halledebileceği, manzaradan yorgunluğunuzu unutacağınız bir rota. "Valle delle Ferriere" ise daha zor bir rota.
Yola Agerola'da başlayıp bir vadiyi geçiyorsunuz. Eğer sabırlı olup yolun sonuna kadar giderseniz bitişe yakın(göreceli bir kavram) vadinin içinde buz gibi bir şelale sizi bekliyor. Bu noktada mola verip günün tadını gölgede çıkarabilirsiniz.Medeniyete varmanıza yakın ise terk edilmiş bir takım üretim tesisleri ve eski bir baraj bulacaksınız. Buraları keşfetmek de oldukça zevkli. Bu rotanın en güzel noktası bitişinin Amalfi kasabası olması! Yani sonunda enfes bir deniz var! 

Fakat uyarmalıyım ki bu rota epeyce zor, çünkü yolun büyük bir kısmı boydan uzun otla kaplı, yer yer heyelanlar mevcut. Kimi yerlerde yıkılan ağaçlar yolu kapatıyor. Arazi koşulları ise oldukça sert, taşlık ve eğimli. İyi bir ayakkabı ile gelinmesi gerekir. Yani en azından terlikle gelme gafletinde bulunmayın. Yol boyunca karayılanlar ve diğer yabani hayvanlar ile karşılaşacaksınız, birden karşınıza kocaman bir kara yılan çıkarsa şaşırmayın. 

Gelelim asıl rotamıza, "Sentiero Degli Dei"


Yani "Tanrıların Yolu". Neden mi böyle demişler? Gidince anlayacaksınız! Yüksek irtifada uçurum kenarlarında, eşsiz bir manzara eşliğinde geçireceğiniz süre boyunca gözlerinizi bir an bile manzaradan alamayacaksınız. Gerçekten Tanrıların insanoğluna kıymetli bir hediyesi. Yola Bomerano'dan başlar ve Positano'da bitirseniz, sonunda denizin tadını da çıkartabilirsiniz. Ayrıca dağdan denize ineceğiniz için bu yön daha kolayınıza gelecektir. Positano'ya doğru yorulursanız Nocelle köyü var. Orada minik bir cafe bulacaksınız. Manzara eşliğinde yorgunluğunuzu atarken bir şeyler yiyebilir veya bir kahve içebilirsiniz. Az ötede köyün meydanı gibi bir nokta var buradan taze sıkılmış buz gibi limonata da alabilirsiniz. Fiyatlar da ortalama seviyede.
Yalnız yolu bitiridim diye sevinmeyin asıl gol uzatmalarda geliyor. Nocelle'den Positano'ya  tamı tamına 1700 basamak ineceksiniz.  Merdivenler in in bitmiyor, biz sona doğru üçer beşer koşarak indik. En son bacaklarımız titriyordu. Bir de bunun ertesi günü olacak... O yüzden Nocelle'de iyisi mi bir mola verin.


Ayrıca bu yol çok güzel işaretlenmiş, kaybolma ihtimaliniz yok. Çok sık kullanılıyor, görece kalabalık bir rota. Belirli aralıklarla yardım istemek için yerinizi belirtebileceğiniz işaretler ve acil durum numaraları mevcut. Başıma bir şey olursa ne yaparım diye düşünmeyin yani. Kabuğunuzu kırın, korkularınızı yenin, özgürlüğün tadını çıkartın.

Kısaca plajlardan bahsedeyim, hem Positano'da hem Amalfi'de plaj çakıllı, deniz berrak ve masmavi ama çabuk derinleşiyor. Dağlar denize paralel gelmiş arkadaş... Parayla şezlong ve şemsiye tutabilirsiniz veya bizim gibi havlunuzu halk plajına serebilirsiniz. İki tarafta da çeşitli plajlar mevcut, rehberlere ve internete göz atmakta fayda var.

Ulaşım için çeşitli alternatifler mevcut. Napoli'den SitaSUD otobüsleri ile tüm bölgelere erişebilirsiniz. Fakat otobüs seferleri az sayıda, belli bir saatten sonra ve pazar günleri ise sefer yok. Dönüş alternatifi olarak Salerno düşünülebilir. Salerno-Napoli arası direkt tren mevcut. Sorrento için ise Circumvesuviana'ya binip son durakta inerek ulaşabilirsiniz.  Tren ve Circumvesuviana Garibaldi İstasyonu'ndan kalkarken, otobüsler Piazza Borsa'dan denize çıkan sokağın sonunda limandan kalkıyor aynı Kadıköy otobüs durakları gibi.


Geziye ait fotoğraflara daha sonra Flickr üzerinden erişebilirsiniz. 

Bak nasıl özledim oraları! Hey gidi günler hey! Usta önden birer Marinara, sonra ortaya bir Margeritha!

3 Ekim 2016 Pazartesi

Erasmus'ta yerleşik düzene geçmek

Erasmusa geldik iyi güzel de şimdi bize kalacak yer lâzım! Nereden bulacağız onu?

Sanırım Erasmus'a gelince en büyük problem ev bulmak! Eğer önceden risk alıp herhangi bir yer ayarlamadıysanız veya hazır birinin yanına gitmiyorsanız, bu süreç biraz karın ağrılı geçecek önceden belirteyim. (Burada Napoli'yi anlattım fakat konu hakkında genel bir fikir sahibi olabilirsiniz.)

Benim yolum


Ev tutana kadar tam 7 gün hostelde kaldım. Bu sebeple gideceğiniz zaman hostelin doluluk oranı önemli. Ben garanti olsun diye 10 günlük ayırtmıştım. Evi buldum hemen hosteli boşaltacağım diye bir durum yok. Cezalı duruma-kalmadığın günlerin parasını ödemek- düşmemem için ayrılmadan 2 gün önce haber vermemi istemişlerdi. Tam 5. günde evi ayarlayınca, 7. günde çıkışımı yapıp evime yerleştim. Bir bakıma da kolaylık oldu, eşyalarımı parça parça eve taşıdım. Eve girmeden önce temizliğimi yaptım. Hostelin kısıtlı kahvaltı olanaklarından yararlandım. Eğer risk alırım diyorsanız 3-4 günlük yer ayırtabilir, her gün birer ekleme yapabilirsiniz, tabi hostel müsaitse. Yalnız bu durumda yatak değiştirme ihtimalini de unutmayın. Her gün bir başka köşeye taşınmak durumunda kalabilirsiniz.

Okulun anlaşma yaptığı ErasmusPoint isimli bir organizasyon var. ErasmusPoint'in amacı sizlere ev bulmada yardımcı olmak, ilk günlerinizde nereden hangi belgeleri temin etmeniz gerektiğini anlatmak ve arada gezi, etkinlik düzenlemek. Tabi ki de kimse kimseye bedava iş yapmıyor!
Bu organizasyon, Napoli'de ev sahiplerinden evleri toplayıp size kiralatıyor. Hatta bizim gittiğimiz yıl o kadar çok evi bunlar kapatmıştı ki direkt ev sahibinden ev bulmak zordu.

Olay ofise gidip kendinizi tanıtmanızla başlıyor. Kimlik ve iletişim bilgilerinizi aldıktan sonra kısa bir bilgilendirme yapıyorlar. Banka hesabı nasıl açılır, anlaşmalı oldukları yerler ve sağladıkları indirim oranları gibi... Sonra ev için tavsiyelerde bulunup bölgeleri ve ellerindeki evleri gösteriyorlar. Evleri öyle çat kapı göremiyorsunuz. Ev sahibi veya kiracı ile randevu ayarlayıp sizi belli bir saatte ofise çağırıyorlar. Bazen ev sahibi arabasıyla alıp sizi eve götürüyor bazen ofisten birileri, ara sıra da adresi alıp kendiniz gidiyorsunuz. İşte bu noktada İtalyanca bilmek önemli! Hiç bilmiyorsanız benim gibi bir kağıda Tabu oynuyormuş gibi derdinizi çizerek anlatabilirsiniz. Ayrıca beden dili de çok önemli!

Evlerin durumuna göre fiyatları değişmekle beraber bir de faturalı/faturasız konusu var. Kimi ev sahipleri evin su/elektrik/gaz/aidat gibi giderleri için sizden para beklemiyor, onun yerine bunu aylık kiranıza sabit bir miktar olarak dahil ediyor. Kimisi ise sen ne kadar harcıyorsan o kadar fatura ödersin diyor.

Şimdi buradaki kritik nokta depozito! Faturalı evde depozitodan kesinti olarak €50 ev sahibine kalıyor. Faturasız evde ise bu tutar €80 olarak belirlenmiş. Ekstra fatura ihtimaline karşı böyle yapılıyor dendi ama bence apaçık o aracı kurumun payına düşen miktardı.

Evin konumu da oldukça önemli, geceleri rahat eve dönebilecek misiniz önemli bir konu. Örneğin benim tuttuğum çevre gündüz sıkıntısız bir yer iken, gece epeyce bir kişinin gasp edildiği bir noktaymış. (Çok şükür benim başıma tatsız bir olay gelmedi ama gelen çokmuş. ) Ayrıca 500 metre ötede mafya mahellesi de vardı ve zaman zaman silah sesleri duyardık. Fakat apartmandaki çoğu hanede aile kalıyordu, temiz apartmandı. Çevrede bir çok market, manav ve kozmetik dükkânı vardı. Ayrıca günlük olarak pazar kuruluyordu. Bu sayede alışveriş çok kolay oldu, günlük olarak hallettim işimi.
Evi ne kadar merkezden tutarsanız, alkol limitlerini aştığınızda eve gelmeniz o kadar kolay olur. Ama merkezdeki evlerin hepsi UNESCO koruması altında olduğu için modern koşulları sağlamakta sıkıntılılar. İçlerinden daha iyice olanı seçmeye bakın. Bazı evler meydana bakıyor, böyle bir ev düşünüyorsanız, cuma, cumartesi akşamları uyumamayı göze alın. Aslında parti ayağınıza geliyor Erasmus için bulunmaz fırsat! Sözün özü merkezden çok uzaklaşmamaya çalışın. Ne de olsa sokakta hayat var!


Gittiniz gördünüz evi bu şekilde tutmaya karar verdiniz. Ofise geri dönüyorsunuz, ev sahibi ile sizin aranızda bir belge imzalanıyor. Bana pek yasal bir geçerliliği varmış gibi gelmedi açıkcası ama siz yine de iyi okuyun. Evde parti verilmez, evde şu olursa böyle olur gibisinden bir sürü yazı var. Uslu olursanız bir sakınca olmaz diye düşünüyorum. Ev sahipleri bazı haşarat Erasmus öğrencilerinden bıktığı için böyle maddeler koyma yoluna gitmişler. Çünkü bir kısmı hangover iken evi epey bir kırıp dökmüş. Bu arada bizim ev faturasızdı bu yüzden depozitosu €80 olarak geçiyordu ama ev sahibinin ekstra isteği üzerine bu €100 olarak yeniden tanımlandı. Sonradan adama hak vermedim değil yani... Faturalar çok tutuyor!

Unutmadan ev konusunda ciddi iseniz ofise bunu söyleyip geçici bir bloke koydurabilirsiniz. Böylece siz günlerce ev bakmaktan helak olmuşken, bir anda gelen birinin sizin beğendiniz evi tutmasını engellemiş olursunuz. Bir diğer nokta ise pazarlık. Evet fiyatlar pazarlığa açık, ev sahibi uzunca bir süredir evi kiralayamamış ise fiyatta bir miktar indirime gidebiliyor. Burada kendinizi pazarlamanız önemli. "Tıp öğrencisiyim, bizim derslerimiz çok ağır, zaten sabah hastaneye gideceğim akşam eve geleceğim..."
Eğer bir evin tamamı boş ise ve evin odaları tek tek kiralanıyorsa, evin tümünü kaça bırakacağını sorun. Bu sayede %5-10 arası bir indirim alabilirsiniz. Yalnız ev tek seferde bütün olarak kiralanmalı. Merak etmeyin sözleşmeler ayrı olarak yapılıyor. Bu durumda diğer arkadaşlarınızla kişi başı kaç euro ödeyeceğinizi kararlaştırmalısınız. Tabi önce o arkadaşları yanınızda getirmeli ya da bulmalısınız. Bizimkileri, Paul ve Moritz'i, nasıl bulduğumu daha sonra anlatacağım.

Kritik nokta interet!


 Evde internet bağlantısı var mı kesin sorun. ADSL, fiber veya operatör bağlantısı mı? Napoli'deki ADSL internet, TTNET'ten beter arkadaşlar! Operatör ise, kota konusunda sıkıntılı ve bazı evlerde veya noktalarda sadece EDGE hızında hizmet alabiliyorsunuz. Tam bir ömür törpüsü yani!
Konu internetten açılmışken evde cep telefonu çekiyor mu ona da bakın. Çünkü bazı evlerde sadece belli noktalarda telefon çekiyor. İnsanlar bir kişinin balkonunda görüşme yapıyor. Sanırım kimse o odada kalmak istemezdi! Bir de düşünün Whatsapp dahi kullanamayabilirsiniz evde! Tam bir facia!
O yüzden ya evde sabit internet iyi çalışmalı ya da operatörün sağladığı hizmet.

Bizim evde ADSL seçeneği vardı ama bağlı değildi. Gidip biz açtırdık, ama uğraşısı evrağı servisi derken tam bir çile oldu. Ev arkadaşlarım iyi ki AB vatandaşıydı. Yoksa oturma izniniz olmadan internet bile bağlanmıyor diye biliyorum.  Velhasıl 2 hafta sonra internetimiz geldiğinde doğru düzgün çalışmıyordu! Eh ne de olsa nerdeyse 200 yıllık bir evde oturuyordum açıklama olarak da altyapı gösterilmişti. Gece 1den sonra da kesin kopuyordu internet. Modeme aç kapa yapmak şart oluyordu. Bir de evin kalın duvarları Wi-Fi sinyalini kestiği için bir odada sinyal sıkıntısı yaşadık. Arkadaş illa yeni modem alalım diye tutturdu bir de! Yahu yenisini de alsak aynı olacak, zor ikna ettik! Benim operatörüm Tim Mobile evde bazen 4G 3G çekerken odamda yer yer EDGE hızına kadar da düşüyordu. Önemli not: Ev çatı katıydı ve 2 cephesi de açıktı. Gerisini siz düşünün.

Ödemeler nasıl oluyor?


ErasmusPoint sizden, 2 kira ve 1 depozito(Genelde 1 kira miktarı) alıyor ve makbuz kesiyor. Sözleşmenizden geri kalan süreyi ise duruma göre ev sahibine veya ofise ödüyorsunuz. Yalnız burada ayık olun. Biz ev sahibine 2 kira ödedikten sonra çıkarken depozitomuzu alacaktık. Ev sahibi 3. kirayı da istedi. 4 kere durumu anlattık ve sonunda o parayı ofisten alacağını anladı. Saflık yapıp eksik mi ödedim diye düşünmeyin. Hesabınızı kitabınızı iyi tutun. Zira İtalyanlar öyle sütten çıkmış ak kaşık değil. Sözleşmenizdeki süreden fazla süre evde kalmak istiyorsanız durumu belirtin, gerekirse ofisle konuşun. Örneğin ben 10 gün ekstra kalmak istediğimde kalan miktarı depozitodan düşmek istedim, fakat ev sahibi normalde ödediğimden fazla para talep etti, ayrıca bir de fatura lafı çıkardı başımıza. Bu tür durumlarda kıllanın zira ev sahibi sizin depozitonun üstüne yatmaya kalkıyor olabilir, her ne kadar iyi biri olsa da! Hiç bir sıkıntı olmazsa yukarıda belirttiğim miktar kesildikten sonra kalan kısmı size nakit olarak iade ediliyor. Dönüşe yakın elinize geçen bu para 3 ayda bir yatan maaş gibi sizi mutlu edecek! Hatta son günlerinizi biraz savurgan geçireceksiniz. Bir daha mı geleceğiz Erasmus'a diyip son günlerin tadını çıkartmayı unutmayın.

Faturlara gelecek olursak, biz faturasız tuttuk. Ev sahibi, eve girerken göstergedeki değerleri bir kağıda yazdı imzaladı ve anahtarla bize teslim etti. Sonra da fatura geldikçe bize verip son ödeme tarihini söylüyordu. Ev ahalisi olarak bazen toplu bazen ayrı ayrı ev sahibine ödemeyi yapıyorduk.
Bu süre boyunca 2 ayda bir kez fatura geldi. Biz 4 aylık sözleşme yaptığımız için de ikinci faturalar gelmeden evden çıkmıştık. İyi yırttık!
Su €50 / Gaz €75 / Elektrik €150 (Sanırısın Napoli'yi biz ısıttık! Ama evde termosifon vardı ve 7/24 sıcak su kullanıyorduk. Kış aylarında UFO tipi ısıtıcıları epeyce kullandık. Hatta ben saç kurutma makinesi ile ısınıyordum. Evet evet yatmadan önce çok güzel oluyor. )
İnternet aylık 25€*4 ay, açma kapama parası €80 (Buna soygun denir, ama çoğu internet sağlayıcısı 4 aylık hizmet bağlamıyor. En az 1 yıllık sözleşme istiyor. O yüzden açma kapama bedelini mecbur kabul ediyorsunuz. İnternet önemli dedim size. ) Yani aylık €45 da ona ödeme yaptık.
Ev masraflarını yazmıyorum, tuvalet kağıdı, deterjan, tava tencere alırsınız, almazsınız o size kalmış.



Kutlay'ın yolu


Bir süre ErasmusPoint ofisinin evlerini inceleyen Kutlay, bunların kendisine uygun olmadığını düşündü. Ayrıca İtalyanca'sını da geliştirmek istiyordu. Bu sebeple İtalyanlar ile eve çıkmak onun için en uygun yoldu. Az gitti uz gitti, epey bir araştırdı ve sonunda Dante 402'deki o güzel Palazzo'yu buldu.
Peki nasıl oldu? Ev ilanlarının olduğu Facebook gruplarını inceledi. Sahibinden.com benzeri Subito.it gibi sitelerden araştırma yaptı. Görüşmeler ayarladı. Bir çok kişiyle görüştü ve sonunda kendisine en uygun odayı buldu.

Önemli nokta bu yol için temel düzeyde İtalyanca bilmelisiniz. Ortak olacağınız evin şartlarını önceden konuşmalısınız. Örneğin evin belli kuralları var mı? Faturalar ve giderler nasıl hesaplanıyor? Ev sahibi veya aracı ile olan anlaşmanız nasıl olacak? Örneğin Kutlay'dan bir kaç aylık kirayı nakit olarak istemişlerdi.

Konu hakkında detaylı bilgiyi Kutlay hocam sizlere müsait bir zamanda yazacak.

Bu yol için Facebook gruplarını inceleyebilirsiniz. Arama kısmına "Napoli Affitti" yazınca bir çok ev ilanı olan grupları göreceksiniz. Bir kısmı eski ilan olabilir yine de şansınızı denemekte fayda var. İnternet sitelerini mutlaka inceleyin. Hatta hostelde personele sorun! Bizim hostelde Marica vardı, çok yardımcı oldu. Kız gece bizimle oturup ev incelerdi. Hatta arayıp görmek için randevu ayarlar, şartları da konuşurdu.



Sonuç olarak, öyle veya böyle ev bir şekilde bulunuyor. Çok stres olmaya gerek yok arkadaşlar. Ben stresten öldüm, Erasmus'a geldiğime geleceğime lanet ettim ama bir kez eve çıkınca her şey çok farklı olacak bunu bilin! Sakin olun, mücadelenin tadını çıkartın.