Bir çok kişi soruyor, neden yalnız seyahat ediyorsun, korkmuyor musun, nasıl zevk alıyorsun? Ve bir o kadar daha soru...
Doğrusunu söylemek gerekirse ilk kez yalnız yurt dışına seyahat ettiğimde bunun bir tutkuya dönüşeceğini bilemezdim. İnsan istemiyor mu ki arkadaşlarıyla gezsin etsin falan... Tabi istiyor ama defalarca ertelenen planlar falan derken bir gün çıkıp gidiyor işte insan... Önce tedirginlik hissi ağır basıyor bir süre sonra da her şeye karşın başarılı olunca kendine güven geliyor. Tamam diyorsun oldu, ama yine her seferinde ayrı bir heyecan oluyor içinde orası ayrı! Bir kez de özgürlüğün tadını aldıktan sonra işin rengi değişiyor.
Detaylı anlatsam sabahlara kadar sürer bu konu biliyorum. Kısaca tek gezerken yaşadığım zorluklardan bahsedeyim.
Bir kere sırtını yaslayacak biri yok yanında. Düştüğün her zor durumdan kendin çıkmalısın. Sınırda rehin mi tutuldun? Hastalandın mı? Tuvalete mi gittin? Şunu iki dakika tutsana diyeceğin kimse yok. "Bir de beni tek çek" diyeceğin adamın yok bir kere. ( Hem o turistler de hiç iyi fotoğraf çekemiyor.) Yani bu yola tek çıktıysan kendine yetmeyi bileceksin arkadaş.
Yeri gelecek, dil bariyerinden iki laf edeceğin insan olmayacak. Bazen yabancılarla konuşmak istemeyeceksin. Bu sefer de başlayacaksın kendi kendine konuşmaya. Ha bir de buna kendini kaptırdın mı vay haline geçmişler olsun. Bitmek bilmeyen hesaplaşmalar, susmayan iç ses, o yolculuk kimi zaman zor gelecek. Tabi o iç sesle mücadele etmeyi bilirsen bundan kazanç bile sağlarsın. Mesela insan kendini daha iyi tanıyor böyle zamanlarda.
Ama dürüst olayım tek gezmek eğlenceli de olabiliyor. Kendi kafana göre yuvarlanıp gidiyorsun işte, istediğin yerde istediğin kadar takıl. Bir şehri beğenmedin mi, hop hemen başkasına geç. Şurada biraz daha kalsaydık diyen biri yok. Bir müzede saatlerini harca, tüm vakit senin nasıl olsa. O gün canın mı sıkkın otur bir köşede bir kaç şey iç, ye... Sonra bir bakmışsın az önce tanıştığın insanla derin sohbete dalmışsın. Kendi arkadaş grubun içinde kapalı değilsin. Liste iki taraf için de böyle uzayıp gider... Başka zaman tekrar konuşuruz bunları...
Kısacası gezin arkadaşlar, ona buna bakmayın, asın ceketinizi takın çantanızı sırtınıza gezin. Hayat bu beklemeye gelmez...