Sic parvis magna

1 Temmuz 2020 Çarşamba

Çernobil'e doğru...

Lviv tren garında soğuk bir aralık sabahı, kar atıştırıyor... Eşyalarımı yerleştirdikten sonra cam kenarındaki yerime geçiyorum, kısa bir bekleyişin ardından yavaş yavaş hareket ediyor tren, kısa bir süre içinde şehirden çıkıp Ukrayna'nın uçsuz bucaksız bozkırlarına doğru yol almaya başlıyoruz.
Bir kaç gündür yağan kar her yeri bembeyaz bir örtüyle kaplamış, camdan gördüğüm uçsuz bucaksız bir beyazlık, bazen güzel çam ormanlarından, bazen kayın ormanlarından geçiyoruz, köylerin arasından... Her şey çok uzakta her şey beyaz, bembeyaz... Tıpkı Nazım'ın karlı kayın ormanı gibi...

Memleket mi, yıldızlar mı,

gençliğim mi daha uzak?


Kiev tran garına vardığımızda etraf kapkaranlık, dışarıda ise bir kar fırtınası... Hep bunu istemiştim, karlar altında bir sovyet şehri! Yavaş adımlarla bu büyük gardan çıkıp uberden bir araç çağırıyorum. Kısa bir süre içine eski püskü bir araç geliyor hemen valizi koyup ön koltuğa yerleşiyorum hava buz gibi. Kar fırtınası içinde Kiev'in geniş caddelerinden, devasa sovyet binalarının arasında geçerek hostele doğru yol alıyoruz. Etrafta fazla araç görmüyorum, sahi bu havada bu araç nasıl gidiyor! Pek de eski bir şey... Bir yanda da sürücü İngilizce bilmese de gideceğim yerin iyi olduğunu anlatmaya çalışıyor, sürekli gut gut diyor. Kısa bir süre sonra Kiev'in arka sokaklarında kara bata çıka da olsa hostele varıyoruz. Hızlıca eşyalarımı odama koyup yemek yemek için dışarıya çıkıyorum, ne de olsa upuzun bir tren yolculuğu yaptım!
Her seferinde bu kadar uzun yolu trenle bir daha gitmeyeceğim desem de yine de kendimi trene binmekten alıkoyamıyorum! Tren yolculuğu uzun da olsa güzeldir! Hele ki o tıkırtısı yok mu!

Takıyorum, 2 gün önce Lviv semt pazarından aldığım sovyet tipi kürklü şapkamı, vuruyorum kendimi Andriivs'kyi yokuşuna, oradan da ver elini Özgürlük Meydanı! Ukrayna'ın tarihe tanıklık eden kalbine! Ne güzel bir gece! Buz gibi bir hava ve karlar altında Kiev! Etrafta çok az insan var onlar da yarın sabah için araçlarını temizlemeye çalışıyor. Her ne kadar alışkın olsalar da, ansızın gelen bu kar fırtınası insanları evlerine sokmuş anlaşılan. Patır patır karları ezen bir ben ve kar sessizliği altında bir Kiev!

Kısaca şehri keşfettikten sonra çok da oyalanmadan geri dönmem gerek, yarın sabah bu meydanda rehber ile buluşup Çernobil'e gideceğim! Bir yazıdan, bir kitaptan taa buralara kadar geldim! Evden binlerce kilometre uzakta, soğuk bir kış gecesinde işte buradayım Özgürlük Meydanı'nda! Özgür hissettiğim yerde!

Kimisine göre olacak iş değil... Çocukluğumda fazlaca Arena, Haberci izledim bunlar hep ruhuma oradan işledi bence! Araştırmaya, öğrenmeye keşfetmeye devam!